New York merkezli bir kuruluş olan Anayasal Haklar Merkezi tarafından yapılan bir duyuruya göre, Filistinli aktivist Mahmud Halil, Trump yönetimine karşı önemli bir dava açtı. Yapılan açıklamada, Halil’in dava dilekçesinde, siyasi nedenlerle tutuklanması ve gözaltında tutulması neticesinde uğradığı zararların detaylandırıldığı kaydedildi. Aktivist, bu zararlara karşılık Trump yönetiminden 20 milyon dolar tazminat ve resmi bir özür talep ediyor.
Halil, “Bu, hesap verebilirlik yolunda atılmış ilk adımdır. Benden çalınan 104 günü hiçbir şey geri getiremez. Yaşadığım travma, eşimden ayrı kalmam ve ilk çocuğumun doğumunu zorla kaçırmam telafi edilemez” şeklindeki ifadeleriyle yaşadıklarını özetledi. Açıklamada, siyasi amaçlı misillemelerin ve gücün kötüye kullanılmasının mutlaka hesabının sorulması gerektiği özellikle vurgulandı.
Bu davanın, Trump idaresinin İsrail’in Gazze’deki eylemlerini protesto eden ve çoğunluğunu öğrencilerin ve ABD vatandaşı olmayan bireylerin oluşturduğu kişilere yönelik baskı politikaları kapsamında hedef alınan biri tarafından açılan ilk tazminat davası olması bakımından bir ilk olduğuna dikkat çekildi.
Olayların geçmişine bakıldığında, ABD’deki Columbia Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencisi olan ve protestolara liderlik eden Filistinli aktivist Mahmud Halil, 3 Mart’ta eşiyle evine girerken gözaltına alınmıştı. Halil’in avukatı Amy Greer, müvekkilinin ABD’de “yeşil kart sahibi daimi ikametgah” statüsüne sahip olmasına ve eşinin ABD vatandaşı olmasına rağmen, ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi yetkilileri tarafından tutuklandığını ve yeşil kartının da iptal edildiğini açıklamıştı.
Bu süreçte, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, sosyal medya platformu X’teki hesabından yaptığı paylaşımda, “Amerika’daki Hamas destekçilerinin vizelerini veya yeşil kartlarını iptal edeceğiz, böylece sınır dışı edilebilecekler” demişti. Avukatlarının yasal girişimleri neticesinde, Halil’in sınır dışı edilmesine yönelik geçici bir tedbir kararı alınmıştı. Nihayetinde 20 Haziran tarihinde, Halil’e yöneltilen iddiaların tutukluluğu haklı kılacak seviyede olmadığına kanaat getirilerek, kefaletle serbest bırakılması yönünde karar verilmişti.