İlber Ortaylı’dan Minguzzi Cinayeti Sonrası Hukuk Camiasına Sert Eleştiri: “Hukukçuluk Slogan Değildir”

İlber Ortaylı’dan ‘Suça Sürüklenen Çocuk’ Tartışmalarına Sert Eleştiri

15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi’nin öldürülmesiyle ilgili dava, kamuoyunda ‘suça sürüklenen çocuk’ kavramı üzerinden yoğun tartışmalara neden oldu. Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Mattia Ahmet Minguzzi’nin ailesiyle bir araya gelerek konuya ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Minguzzi ailesiyle görüşmesinin ardından bir fotoğraf paylaşan Ortaylı, yaşanan trajedinin ardından bilinçli bir aileyle tanışmanın acı bir tesadüf olduğunu belirtti. Ortaylı, basının konuya duyarlı ve dengeli yaklaştığını ifade ederken, eleştirilerini hukuk çevrelerine yöneltti.

“Geçen hafta Minguzzi ailesiyle görüştüm; Yasemin, Andrea ve kardeşleri Ayşenur. Böyle olgun, bilinçli ve bilgili insanları ve aile bireylerini bir felaket vesilesiyle tanımak, hiç şüphesiz ki işin trajik yanı. Basın, bu konuda beklemediğim kadar duyarlı ve dengeli bir tavır içinde.”

“Hukukçuluk Sadece Dosyadaki Kuru Bilgiden İbaret Değildir”

Ortaylı, özellikle Baro’nun tutumunu eleştirerek, bazı hukukçuların “Bütün çocuklar masum ve mağdurmuş” şeklindeki sloganvari yaklaşımını kabul edilemez bulduğunu söyledi. Ortaylı, şunları kaydetti:

“Dengesizlik ise maalesef hukukçu çevrelerden geliyor. Baro’nun tutumunu kabul etmek mümkün değil. Yaşları 20’ye yaklaşan katillerin durumunu, ekmek çalan küçük çocukla mukayese etmek çok da mantıklı gözükmüyor. Bir tarafta 16 yaşındakilerin oy vermesi tartışılırken, diğer yanda baronun çocuklara ilişkin biriminden yapılan açıklamalarda slogandan başka bir şey çıkmadı.”

“Hukukçu, Dostoyevski ve Victor Hugo da Okumalıdır”

Prof. Dr. Ortaylı, hukukçuluğun maddi delilleri ve vakayı soğukkanlılıkla ele almayı gerektirdiğini vurguladı. Genç hukukçulara seslenerek, mesleki olgunluk için sadece kanun metinlerinin yeterli olmayacağını belirtti.

“Bir ceza davasına baktığımız zaman, ‘memleketin fakirliği, 20 yıllık gelişmelerin insanları ne hâle getirdiği’ gibi lafları tekrarlamak, işin çözümü olmuyor. Ceza hukukçusu dediğin insanın dosya kadar, bir parça Dostoyevski, Çehov okuması gerekir. Hiç değilse Victor Hugo’nun Sefiller’inde Jean Valjean ile Müfettiş Javert karakterlerini karşılaştırması gerekir.”

Dava, Çocuk Masumiyetinin Ötesine Geçti

Ortaylı, davanın artık basit bir ‘çocuk masumiyeti’ tartışmasının çok ötesine geçtiğini ifade etti. Ailenin avukatı Rezzan Epözdemir’e gönderilen tehdit mesajlarına dikkat çeken Ortaylı, durumun vahametini gözler önüne serdi.

“Çarşıda masum hayatının son neşesi içinde sapıkça öldürülen yavrunun ebeveyni ve ailesi de rahat bırakılmıyor. Yaşları seçime girecek çağlarda olan katil sanıklarının, mezar tehditleri gibi acayip sapıklıklara başvuran çeteleri Uruguay ve İngiltere üzerinden bu faaliyetlerini yürütüyor. Kazın ayağı hiç de bildiğimiz gibi değil.”

Kanun Koyuculara ve Baro’ya Çağrı

Sözlerinin sonunda Adalet Bakanlığı’na ve kanun koyuculara çağrıda bulunan Ortaylı, suç ve cüretin arttığını ve gerekli yasal düzenlemelerin gecikmemesi gerektiğini belirtti. Baro’ya ise “Adaletin üç ayağından birini temsil ediyorsunuz. Fuzuli tepki çekmemenizi tavsiye ve rica ederiz. Bu, hepimizin selameti için gereklidir” diyerek seslendi.