Bâbıâli’nin Gülen Yüzüydü: Yayın Dünyasının Duayeni Ömer Ziya Belviranlı’nın Ardından

Yayın Dünyasının Acı Kaybı: Ömer Ziya Belviranlı

Geç saatte yenen bir akşam yemeği sırasında hissedilen açlık, beni Gazze’de İsrail tarafından bilinçli olarak açlığa mahkûm edilen masum insanları düşünmeye sevk etti. Bebeklerin, çocukların ve yetişkinlerin bu zulümle katledilmesi, Siyonistlere karşı duyulan nefreti artırıyor ve tüm insanlığın bu zulmü lanetlemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.

Ancak dünya sadece kötülerden ibaret değil. Bu karamsar düşüncelerin yanında, yeryüzünü güzelleştiren iyi insanları ve onların örnek hayatlarını da anmak, yeni nesillere aktarmak bir borçtur. İşte bu örnek şahsiyetlerden biri olan, kitap yayıncılığımızın duayen ismi, Marifet Yayınları‘nın kurucusu Ömer Ziya Belviranlı ağabey, bu fani dünyadaki yolculuğunu tamamlayarak Hakk’a yürüdü.

Bâbıâli’nin Değerli Büyüğüne Veda

Vefat haberini pazartesi günü Özkan Karaca’nın sosyal medya paylaşımında gördüm. Bu haber büyük bir şaşkınlık yarattı, zira Mustafa Nadir Önay ile birlikte kendisini hastanede ziyaret etmeyi planlıyorduk. Ne yazık ki bu ziyaret nasip olmadı. Dün, Bağlarbaşı İlahiyat Camii’nde toplanan kalabalık bir cemaatle cenaze namazını kıldık, haklarımızı helal edip “iyi bir insan” olduğuna şahitlik ettik ve kendisini ebedî istirahatgâhına uğurladık.

Kendisiyle tanışmadan önce, ağabeyi Ali Kemal Belviranlı‘nın eserleriyle, özellikle okul yıllarımda aruz veznini ve Osmanlı Türkçesi’ni öğrendiğim kitabıyla tanışmıştım. İstanbul’a geldiğimde ilk ziyaret ettiğim yerlerden biri, Bâbıâli’nin kalbi Çatalçeşme Sokağı’ndaki Defne İşhanı’nda bulunan Marifet Yayınları ve onun güler yüzlü sahibi Ömer Ziya Belviranlı oldu.

Fikir ve Gönül İnsanı Bir Naşir

Ömer Ziya ağabey, semtin en çok ziyaret edilen, sevilen ve saygı duyulan simalarından biriydi. Günümüzde nesli tükenmekte olan, mefkûre sahibi eski zaman naşirlerindendi. Başta merhum yazarımız Mehmed Niyazi olmak üzere birçok yazar, şair ve fikir insanını onun mekânında dinleme fırsatı bulduk. Yayın camiasında ve inanç dünyamızda güvenilirliğiyle gönüllerde yer edinmiş, her konuda kendisine danışılan bir isimdi.

Hayırlı İşlerin Destekçisi

ESKADER‘i kurduğumuzda ilk ziyaret edip desteğini ve duasını aldığımız büyüklerimizden biriydi. Her hayırlı işi alkışlar, her güzel hizmetin takipçisi olurdu. Merhum tarihçimiz Ziya Nur Aksun için düzenlediğimiz saygı toplantısına çok sevinmiş, o toplantıda hediye edilmek üzere Dr. Necmettin Turinay ile birlikte hazırladığımız biyografi kitabına katkıda bulunmuştu.

Marifet Yayınları’nın Kültürel Mirası

İdeallerinden asla taviz vermeyen sağlam bir fikir ve inanç insanı olarak, Marifet Yayınları çatısı altında pek çok seçkin eser yayımladı. Ali Ulvi Kurucu ve Ali Kemal Belviranlı gibi isimlerin eserlerini kültür hayatımıza kazandırdı. Çıkardığı musiki ve sanat dergisi Kök, dönemin üstatlarına sayfalarını açarak unutulmaz bir iz bıraktı.

Gönül kapısı herkese açıktı. Rahmetli Yusuf Özarslan’dan Mesut Zeybek’e kadar birçok dostuna zor zamanlarında sahip çıkmıştı. Ömer Ziya ağabey, muvahhit bir Müslümandı; yüreğinde Allah, vatan ve bayrak sevgisi taşıyan herkesi grup, cemaat veya parti ayrımı yapmaksızın kucaklardı. Onun için Kur’an-ı Kerim’deki “Müminler ancak kardeştir.” ayeti en temel ölçüydü.

İlimle Geçen Bir Ömür

Bâbıâli’nin turistik bir merkeze dönüşmesiyle birçok yayıncı gibi o da Cağaloğlu’ndan ayrılmak zorunda kaldı ve Sirkeci’de mütevazı bir mekâna taşındı. Bu süreçte Marifet Yayınları yeni kitaplar çıkaramaz hale geldi. 1946 yılında Konya’da başlayan hayat yolculuğu, 4 Ağustos 2025‘te son buldu. Yüksek İslam Enstitüsü mezunuydu ve aralarında şu isimlerin de bulunduğu değerli hocalardan ders almıştı:

  • Zekai Konrapa
  • Nihad Sâmi Banarlı
  • Ali Nihad Tarlan
  • Üsküdarlı Ali Hoca
  • Halil Can
  • Ömer Nasuhi Bilmen

Gençliğinde Yeniden Millî Mücadele Mecmuası‘nı çıkaran ekipte yer almış, ardından Nedve ve Marifet Yayınevlerini kurarak yüzlerce eseri okurla buluşturmuştu.

Kâmil Büyüker ile yaptığı bir mülakatta, “Yayıncılığı bırakmak, evladını kaybetmek gibidir.” demişti.

Gerçekten de Marifet’i devrettikten sonra büyük bir hüzün yaşamıştı. Hizmetle geçen anlamlı bir ömrün ardından emaneti sahibine teslim etti. Bâbıâli’nin o gülen yüzü, aziz ağabeyime Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun. Başta Belviranlı Ailesi olmak üzere tüm yayın dünyamızın ve Türkiye’nin başı sağ olsun.