Hiroşima’nın Gölgesinde 80 Yıl: Dünyayı Bekleyen Nükleer Tehlikeler ve Güncel Krizler

Hiroşima ve Nagazaki’nin Unutulmayan Mirası: 80 Yıl Sonra Nükleer Tehdit

Amerika Birleşik Devletleri’nin İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerinde, 6 ve 9 Ağustos 1945 tarihlerinde Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atom bombası atmasının üzerinden yaklaşık 80 yıl geçti. Ancak günümüzdeki jeopolitik riskler, nükleer bir savaş tehlikesinin hala devam edip etmediği sorusunu canlı tutuyor.

İlk saldırı, 6 Ağustos sabahı saat 08.15’te Hiroşima’ya bırakılan 13 kilotonluk “Küçük Çocuk” (Little Boy) isimli bomba ile gerçekleşti. Şehrin yüzde 70’ini haritadan silen bu bomba, 1945 sonuna kadar yaklaşık 200 bin insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. İkinci bomba olan “Şişman Adam” (Fat Man) ise 9 Ağustos’ta Nagazaki’ye atıldı ve yaklaşık 74 bin kişinin ölümüne yol açtı. Bu saldırıların ardından Japonya, 15 Ağustos 1945’te koşulsuz teslim olarak İkinci Dünya Savaşı’nı resmen bitirdi.

Japon yetkililerin verilerine göre, iki saldırının doğrudan ve dolaylı etkileriyle yaşamını yitirenlerin sayısı yarım milyona yaklaştı. Radyasyonun yol açtığı kanser, fiziksel deformasyonlar, sakatlıklar ve derin psikolojik travmalar nesiller boyu devam etti. Bu olayla ABD, dünyada ilk kez atom bombası kullanan ülke olarak tarihe geçti.

Ziyaretçilerin Gözünden Atom Bombası: Çoğunluk “Haksız” Diyor

Japonya merkezli Kyodo News’in yaptığı bir ankete göre, Hiroşima Barış Anıtı Müzesi’ni ziyaret eden yabancıların yüzde 74,6’sı, ABD’nin atom bombalarını kullanmasının “haklı gösterilemeyeceğini” belirtiyor. Yaklaşık 1000 yabancı ziyaretçiyle yapılan ankette, Amerikalı ziyaretçilerin bile yalnızca yüzde 13,3’ü saldırıyı haklı bulurken, yüzde 48,5’i karşı çıktı. Katılımcıların büyük bir çoğunluğu (yüzde 55,6’sı) nükleer silahların tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini savundu.

Küresel Nükleer Envanter ve Tehdidin Aktörleri

Soğuk Savaş dönemindeki Küba Füze Krizi, dünyayı nükleer bir felaketin eşiğine getirmişti. Bugün ise tehdit, çok kutuplu ve daha kırılgan bir yapıya bürünmüş durumda. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) verilerine göre, dünyada tahmini 12 bin 241 nükleer başlık bulunuyor ve bu başlıkların yaklaşık yüzde 90’ı ABD ve Rusya’nın envanterinde yer alıyor.

Ancak nükleer risk sadece bu iki süper güçle sınırlı değil. SIPRI’nin 2025 raporuna göre nükleer kapasiteye sahip diğer ülkeler ve tahmini başlık sayıları şöyle:

  • Çin: 500
  • Fransa: 290
  • İngiltere: 225
  • Pakistan: 170
  • Hindistan: 180
  • İsrail: 80-90
  • Kuzey Kore: 30-40

Güncel Krizler ve Nükleer Savaş Riski

İran-İsrail Gerilimi

İsrail’in 13 Haziran 2025’te İran’ın nükleer tesislerini hedef aldığı iddia edilen geniş çaplı hava saldırıları, nükleer programların bir savaş hedefi olabileceğini gösterdi. Bu tür önleyici saldırılar, nükleer silahların caydırıcılık dışındaki potansiyel kullanımlarını ve bölgesel çatışmaların küresel bir krize dönüşme riskini artırıyor.

Hindistan-Pakistan Çatışması

Mayıs 2025’te Hindistan ve Pakistan arasında yaşanan sınır çatışmaları, iki nükleer gücün “nükleer eşiği” aşma potansiyelini bir kez daha gündeme getirdi. Hindistan’ın “Cold Start” (Soğuk Başlangıç) Doktrini gibi stratejiler, nükleere varmadan sınırlı askeri müdahaleleri öngörse de, bu durumun bölgesel bir çatışmayı küresel bir tehlikeye dönüştürme potansiyeli endişe yaratıyor.

Kuzey Kore’nin Nükleer Hırsı

Kuzey Kore’nin artan balistik füze denemeleri, Asya-Pasifik’te nükleer alarm seviyesini yüksek tutuyor. Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un kız kardeşi Kim Yo Jong’un açıklamaları bu durumu pekiştiriyor:

“Ülkemizin nükleer silahlardan arındırılması asla gerçekleşemeyecek bir hayalden başka bir şey değildir. ‘Nükleer devlet’ seçeneğinden vazgeçmeyeceğiz.”

Rusya-Ukrayna Savaşı ve Nükleer Söylem

2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, nükleer silahların modern savaşlardaki rolünü yeniden tartışmaya açtı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in nükleer kuvvetleri yüksek alarma geçirmesi ve nükleer söylemi kullanması, bu silahların teorik bir tehdit olmaktan çıkabileceği korkusunu besledi. Putin, Ukrayna’ya nükleer silah verilmesi ihtimaline karşı şu ifadeleri kullanmıştı:

“Ukrayna nükleer silaha sahip olursa, bu durumda sahip olduğumuz tüm silahları kullanacağız. Buna izin vermeyeceğiz… Her adımı takip edeceğiz.”

Hiroşima ve Nagazaki’nin trajedisinden 80 yıl sonra, dünya hala nükleer silahların gölgesinde yaşamaya devam ediyor ve küresel barış, liderlerin atacağı adımlara ve diplomatik çözümlere bağlı kalmayı sürdürüyor.