Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaz mevsiminde yükselen hava sıcaklıklarının orman yangınları ve anız yakma riskini önemli ölçüde artırdığına dair uyarılarda bulundu.
Bayraktar, Türkiye’deki orman yangınlarının temelinde insan faktörünün yattığını vurgulayarak, “Yangınların çıkış nedenlerinin yüzde 88’i insan kaynaklıyken, bu faktörün yanan alan üzerindeki etkisi yüzde 97 gibi endişe verici bir seviyeye ulaşmaktadır. Bu durum, vatandaşlarımızın daha bilinçli ve tedbirli davranmasının ne kadar kritik olduğunu gözler önüne sermektedir. Temmuz ayında tırmanışa geçen sıcaklıklar, bilhassa Ege ve Akdeniz bölgelerinde büyük orman yangınlarına yol açtı. Maalesef, binlerce dönümlük orman ve tarım arazisi küle döndü. Bu felaketlerde sadece ağaçların değil, sayısız canlının da yok olduğu gerçeği akıldan çıkarılmamalıdır,” dedi. Son bir haftalık süreçte İzmir, Sakarya, Hatay, Bilecik, Manisa, İstanbul ve Bursa gibi şehirlerde endişe verici yangınlar yaşandığını ifade eden Bayraktar, yangın tehlikesinin özellikle sıcaklığın 30 derecenin üzerine çıktığı, nemin yüzde 30’un altına indiği ve rüzgarın saatte 30 kilometre hıza ulaştığı koşullarda ciddi oranda yükseldiğinin altını çizdi.
Bu yıkıcı afetle mücadelede resmi kurumların yanı sıra vatandaşların da büyük bir fedakarlık gösterdiğini, gece gündüz demeden ve sık sık kendi güvenliklerini riske atarak çalıştıklarını belirten Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Fakat maalesef bu mücadele esnasında yaşamını yitirenler de oldu. Geçen sene ülkemizde kayda geçen 3 bin 797 orman yangınının 259’u, yani yüzde 6,8’lik bir kısmı, anız yakılmasından kaynaklanmıştır. 2025 yılı verileri incelendiğinde ise 1.305’i ormanlık, 1.739’u orman dışı kırsal bölgelerde olmak üzere toplam 3.044 yangın vakası görülmüştür. Sadece İzmir’de dahi, 8’i ormanlık ve 5’i kırsal alanda olmak üzere 13 yangın rapor edilmiştir.”
“ORMANI KORUMAK, YAŞAMI KORUMAKTIR”
“Türkiye’de orman yangınlarının birincil sebebi maalesef insan faktörüdür. Ateşlenen yangınların yüzde 88’i insan hatasından kaynaklanırken, yanan toplam alan düşünüldüğünde bu oran yüzde 97’ye fırlamaktadır. Bu istatistikler, halkımızın bilinçlendirilmesinin ve tedbirli olmasının ne denli hayati olduğunu kanıtlamaktadır. Doğaya bırakılan her atık, bir yangın tehlikesi barındırır. Özellikle mercek görevi görebilen cam ve plastik gibi materyalleri doğal ortamlardan temizlemeliyiz. Enerji hatlarına temas eden ağaç dalları budanmalı, çevredeki kuru otlar temizlenmelidir. En ufak bir dikkatsizliğin ne denli büyük trajedilere yol açabildiğine üzüntüyle şahit oluyoruz. Akıldan çıkarmamalıyız ki ormanı muhafaza etmek, yaşamı muhafaza etmektir.”
“ANIZIN TOPRAKLA BÜTÜNLEŞMESİ DOĞAL BİR SÜREÇTİR”
“Yangınların çıkışındaki mühim faktörlerden bir diğeri de anız yakma işlemidir. Bilhassa orman arazileriyle komşu olan buğday ve arpa tarlalarında anızın yakılması, devasa bir risk oluşturmaktadır. Bu yöntem toprağın işlenmesini kolaylaştırıyor gibi görünse de, gerçekte toprağın verimini düşürür, organik maddeleri yok eder, su tutma yeteneğini zayıflatır ve çiftçiyi artan gübre masraflarıyla karşı karşıya bırakır. Aslında anızın toprağa karışmasına izin vermek, doğal döngünün bir gereğidir. Özellikle nadasa bırakılan arazilerde anız, zamanla çürüyerek toprağın bir parçası haline gelir. Buna karşın anız yakıldığında, sadece toprak verimsizleşmekle kalmaz, aynı zamanda orman yangınları için de bir kıvılcım çakılmış olur. Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üstünde olduğu bu sene, anız yakmanın barındırdığı tehlike katbekat artmıştır. Anız toprağın, toprak da bizim geleceğimizdir. Bu farkındalıkla davranarak anız yakma eyleminden mutlak surette uzak durulmalıdır. Anızı ateşe vermek, en değerli emanetimiz olan doğayı ve yarınlarımızı ateşe vermektir. Bu hakikat hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir. Son olarak, yurdumuzun farklı noktalarında sürmekte olan yangınların bir an önce söndürülmesi dileğimi paylaşıyor; alevlerle savaşan bütün görevlilere ve gönüllü vatandaşlarımıza minnettarlığımı ifade ediyor, kendilerine kolaylıklar diliyorum.”