Hekimlik Etiği ve Murat Çalık Vakası: Prof. Dr. Sarıtaş’tan Hipokrat Yemini Uyarısı

Hekimlik Mesleğinde Onurun Yeri

Tıp fakültesinden mezun olurken, tüm hekimler mesleklerini onurla icra edeceklerine dair yemin ederler. Bu, yüzyıllardır süregelen onurlu bir gelenektir. Peki, insan hayatında onurla yaşamanın ötesinde neyin değeri olabilir? Para, kariyer ya da mevki mi? Onurlu bir yaşam sürenler için bu unsurlar, yalnızca hayatı kolaylaştıran ve konforu artıran araçlardır. Onur kaybedildiğinde ise hiçbiri anlamını korumaz.

Tıbbın kurucusu Hipokrat’ın bir öğrencisi tarafından yazıldığı kabul edilen Hipokrat Andı’nın sözleri, bu onurun temelini oluşturur.

Hipokrat Yemini’nin Hatırlattıkları

“Hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak; yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma, hastanın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime, hastamın özerkliğine ve onuruna saygı göstereceğime, insan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime, görevimle hastam arasına; yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime, hastamın bana açtığı sırları, yaşamını yitirdikten sonra bile gizli tutacağıma, mesleğimi vicdanımla, onurumla ve iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağıma, hekimlik mesleğinin onurunu ve saygın geleneklerini bütün gücümle koruyup geliştireceğime, mesleğimi bana öğretenlere, meslektaşlarıma ve öğrencilerime hak ettikleri saygıyı ve minnettarlığı göstereceğime, tıbbi bilgimi hastaların yararı ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağıma, hizmeti en yüksek düzeyde sunabilmek için kendi sağlığımı, esenliğimi ve mesleki yetkinliğimi korumaya dikkat edeceğime, tehdit ediliyor olsam bile, tıbbi bilgilerimi, insan haklarını ve bireysel özgürlüklerini çiğnemek için kullanmayacağıma, kararlılıkla, özgürce ve onurum üzerine ant içerim.”

Murat Çalık Vakası ve Sağlık Hakkı İhlalleri

Hekimlik andını yeniden hatırlama ihtiyacımız, son günlerde basına yansıyan tutuklu Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın sağlık durumuyla ilgili yaşanan hak ihlalleri nedeniyle doğdu. Daha önce geçirdiği akut myeloid lösemi (AML) ve mukoepidermoid karsinom gibi ciddi hastalıkların nüksetme riski taşıyan Murat Çalık’ın yaşadıkları, endişe vericidir.

Süreçte yaşananlar şöyledir:

  • Önce tutuksuz yargılanması beklenirken cezaevine konuldu.
  • Ardından ailesinden uzakta, İzmir’deki bir cezaevine nakledildi.
  • Stres, üzüntü ve beslenme yetersizliği nedeniyle 20 kg kaybettiği basında yer aldı.
  • Hastalığının nüksetme riski nedeniyle talep ettiği muayene süreci, Adli Tıp, İzmir Kâtip Çelebi Üniversite Hastanesi ve İzmir Şehir Hastanesi arasında bir mekik diplomasisine dönüştü.

Hekimlik Etiğiyle Bağdaşmayan Uygulamalar

Adli Tıp’ta görevli bir iç hastalıkları uzmanı, Kâtip Çelebi Üniversitesi’nden bir profesör tarafından hazırlanan kemik iliği raporunu yetersiz buldu. Rapordaki blast hücre oranını yüzde 4-5’ten, herhangi bir ek tetkik yapmadan yüzde 3-4’e indirerek tahrif etti. Bu itiraz üzerine, nadir de olsa komplikasyon riski taşıyan kemik iliği biyopsisinin İzmir Şehir Hastanesi’nde tekrarlanmasına karar verildi.

Kanser, tedavi sonrası yıllar geçse bile uygun zemin bulduğunda yeniden ortaya çıkabilen bir hastalıktır. Bağışıklık sisteminin çökmesi, bu uygun zemini hazırlar. Hızlı kilo kaybı, yoğun stres ve üzüntü gibi faktörler bağışıklık sistemini zayıflatır. Murat Çalık’ın yaşadığı tutukluluk süreci, ailesinden uzakta olması ve hakkında çıkan olumsuz haberler, bağışıklık sisteminin çökmesi için gerekli tüm koşulları fazlasıyla sağlamaktadır.

Tüm Hasta Tutuklular İçin İnsanca Koşullar Sağlanmalı

Temennimiz, Murat Çalık özelinde cezaevlerinde bulunan tüm hasta tutuklu ve hükümlülerin bir an önce insanca sağlık koşullarına kavuşmasıdır. Karar verici konumdaki hekimlerin de kararlarını alırken Hipokrat Andı’nı daima hatırlamaları gerekmektedir.

PROF. DR. ÜLKÜ SARITAŞ