Aaron Grzegorczyk, 28 Nisan 1988’de, Seul’ün takriben 11 mil güneyindeki Güney Kore şehri Anyang’da bir klinikte dünyaya geldi. Kendisine anlatılan hikayeye göre, 19 yaşındaki bekar annesi onu doğurduktan yalnızca bir gün sonra terk etmişti. Yıllar boyunca bu anlatıya inanan Grzegorczyk, yakın zamanda ortaya çıkan bir soruşturma neticesinde, kendisinin de bir evlat edinme dolandırıcılığı mağduru olabileceği şüphesiyle geçmişini yeniden sorgulamaya başladı.
50 YILLIK BİR DOLANDIRICILIK AĞININ KURBANI OLABİLİR Mİ?
Doğumundan sadece beş ay sonra Aaron Grzegorczyk, Michigan, Bay City’de yaşayan Polonyalı-Amerikalı bir aile tarafından evlat edinildi ve ailenin ilk çocuğu oldu. Evlat edinme belgelerinde yer alan öz annesinin ifadesine göre, çocuğunun ‘mümkün olan en iyi geleceğe sahip olması’ amacıyla bu aileye verildiği belirtiliyordu.
Grzegorczyk, geçtiğimiz Mart ayına dek bu hikayeden hiç şüphe duymamıştı. Ancak bir arkadaşının kendisine, Güney Kore hükümetinin elli yıllık bir evlat edinme sahtekarlığı ağını resmen tanıdığını anlatan bir makale göndermesi her şeyi değiştirdi.
Washington Post’a verdiği demeçte Grzegorczyk, “Makaleyi okurken şaşkınlıktan ağzım açık kaldı. Bu olan biten hakkında en ufak bir bilgim yoktu,” ifadelerini kullandı. Bu haberin ardından vakit kaybetmeden kendi geçmişinin izini sürmeye başladı.
Onun yaşadığı şüpheler münferit bir durum değildi. Güney Kore’den evlatlık verilen Rebecca Kimmel, Şubat 2024’te Seattle’daki evinde, evlat edinildikten sonraki fotoğraflarıyla dosyasında bulunan başka bir kızın kimlik bilgilerini karşılaştırdığında, evlat edinme kurumunun kendi kimliğini bir başkasıyla değiştirdiğinden kuşkulanmıştı.
SAHTE KİMLİKLER VE UYDURMA HİKAYELER
Bu yılın başlarında, Güney Kore hükümetince görevlendirilen bağımsız bir soruşturma komisyonu, ülkenin on yıllardır devam eden ve ‘kâr amaçlı evlat edinme endüstrisi’ olarak nitelendirilen sistemde ciddi insan hakları ihlallerine göz yumduğunu ilk kez kabul eden bir rapor yayımladı.
1964 ile 1999 yılları arasındaki onlarca vakanın incelenmesi sonucunda, bazı çocukların biyolojik ailelerinin onayı olmaksızın alındığı, kimilerine ise yüksek evlat edinme bedelleri karşılığında yurt dışına gönderilmeden önce sahte doğum isimleri ve uydurma hayat hikayeleri düzenlendiği tespit edildi.
Bazı çocukların yasal geçerliliği olmayan belgelerle veya evlat edinecek aile hakkında neredeyse hiç araştırma yapılmadan gönderildiği ve ajansların, raporun deyişiyle “talebi karşılamak üzere çocukların kitlesel ihracını” gerçekleştirmek için kotaları doldurma telaşına düştüğü anlaşıldı.
Ülkenin geçmişteki hak ihlallerini soruşturmakla görevli bağımsız devlet kurumu olan Güney Kore Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu (TRC), “Uzun süredir devam eden uluslararası evlat edinme sistemi, hükümetin vatandaşlarının temel insan haklarını koruma görevini yerine getiremediğini göstermektedir,” şeklinde bir açıklamada bulundu.
TRC’nin bu sonuçları, 11 farklı ülkede yaşayan evlatlıklar tarafından sunulan 367 vakanın kısmi bir incelemesine dayanmaktadır. Kore Savaşı’ndan bu yana yurt dışına evlatlık verildiği düşünülen 200.000’den fazla Koreli çocuğun ne kadarının yasa dışı yollarla gönderildiği belirsizliğini korusa da, uzmanlar evlat edinme kurumlarındaki usulsüzlüklerin oldukça yaygın olduğunu belirtiyor.
Kimi vakalarda biyolojik ebeveynlere, çocuklarının doğumdan hemen sonra vefat ettiği yalanı söylenmişti.
Danimarka Kore Hakları Grubu’nu kurarak Güney Kore hükümetinin soruşturma açması için başarılı bir kampanya yürüten Danimarkalı evlatlık Boon Young Han, “Sorunsuz tek bir vaka bile görmedik,” diyor. Han’ın kurduğu organizasyon, şimdiye dek sayısız vakayı derinlemesine inceledi.
‘HAYATIMDAKİ İLK DUYGUSAL SARSINTIYDI’
Grzegorczyk için bu son gelişmeler, tüm hayatını temelden sarsan bir etki yarattı. Evlat edinen annesi ona biyolojik annesinin kendisini terk ettiğini anlattığında henüz 10 yaşındaydı. Bu anı “ilk varoluşsal krizim” olarak tanımlayan Grzegorczyk, “Hayatımda yüzleşmek zorunda kaldığım ilk zihinsel ve duygusal meydan okumaydı,” diyor.
Grzegorczyk dünyaya geldiğinde, Güney Kore savaş sonrası yoksulluktan yeni çıkıyor ve yıllardır süren demokratikleşme sancılarıyla boğuşuyordu. Ağırlıklı olarak beyazların yaşadığı bir çevrede büyüyen Grzegorczyk, kendini hep bir yabancı gibi hissettiğini ve gençlik yıllarının başında davranışsal problemler yaşamaya başladığını belirtiyor.
2006’da grafik tasarım eğitimi almaya başlasa da, 2008 mali krizi patlak verince diplomasının iş bulmasına yetmeyeceği endişesiyle okulu bıraktı. Ardından uzun yıllar acil tıp teknisyeni olarak görev yaptı. Bu süreçte yaşadığı zorluklar o kadar yoğundu ki, kendisine travma sonrası stres bozukluğu teşhisi konuldu. Madde bağımlılığı sorunları yaşamaya başlayan Grzegorczyk, asgari ücrete yakın bir maaşla çalıştığı bu işi bırakıp uyuşturucu satıcılığına başladı ve bu yüzden birkaç defa hapse girdi.
Hayatındaki dönüm noktası, 2019’da bir çocuğu olacağını öğrenmesiyle geldi. Hayatını düzene sokmaya karar vererek çatı ustası olarak çalışmaya başladı. Gülümsemesi gözyaşlarına dönerken, “Nihayet kendime mutlu diyemesem de çoğunlukla huzurlu olduğum bir noktaya gelmiştim, ta ki kısa süre önce tüm bunları öğrenene kadar,” diye ekliyor.
‘BU BELGELER KİMLİĞİMİZİN TEK İPUCU’
Aktivistler ve evlat edinilenler, Güney Kore’deki evlat edinme kurumlarını yıllardır kayıtları paylaşma konusunda yavaş davranmak veya hiç iş birliği yapmamakla suçluyor. Washington Post ile görüşen çok sayıda evlatlık, yıllardır dosyalarının tamamına ulaşmaya çalıştıklarını, Kore’deki kurumların bürokrasisine takıldıklarını ve kendi ülkelerinde Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası kapsamında taleplerde bulunduklarını ifade etti.
Boon Young Han, “Bu belgeler yalnızca birer kağıt parçası değil. Onlar, bizim gerçek kimliğimizin izini sürmek için sahip olduğumuz yegâne ipucu, tek şansımız,” diyor.
Güney Kore hükümeti, kısa bir süre önce tüm evlat edinme kurumlarına, Temmuz ayından itibaren dosyalarını Ulusal Çocuk Hakları Merkezi isimli bir devlet kurumuna devretmeleri yönünde talimat verdi. Han, bu değişimin evlatlıkların aile arama süreçlerini standartlaştırabileceğini umduğunu ancak transfer esnasında bazı belgelerin kaybolmasından da endişe ettiğini belirtti. Bu esnada politikacılar, daha fazla evlat edinme vakasının soruşturulup soruşturulmayacağını tartışıyor.
TERK EDİLDİĞİNE DAİR POLİS RAPORU YOK
Grzegorczyk’in durumunda, evlat edinen annesinin onun için sakladığı evraklar ciddi soru işaretleri barındırıyor. Örneğin, dosyada Grzegorczyk’in terk edildiğine dair bir polis raporu veya biyolojik ebeveyni tarafından imzalanmış bir feragat belgesi mevcut değil. Yeni doğmuş bir bebek olarak bırakıldığı iddia edilen kliniğin ne bir adı ne de bir adresi belgelerde geçiyor ve formlardaki pek çok alan boş bırakılmış. Aile kökeni ise sadece Seul için kullanılan genel bir tabir olan “Hanyang” olarak kaydedilmiş.
Yeniden Bir Araya Gelme Umudu ve Hayal Kırıklığı
Evlat edinme ajansından bir görevli, Grzegorczyk’e biyolojik annesi olduğu iddia edilen kadınla telefonda görüştüğünü iletti. Görevlinin aktardığına göre kadın, Grzegorczyk ile temas kurmaktan “mutluluk” duymuş ve bu anı uzun zamandır bekliyormuş.
Görevlinin talebi üzerine Grzegorczyk, kendini tanıtan bir mektup kaleme aldı. Ajans da bu mektubu birkaç gün içinde tercüme edip gönderdiğini teyit etti. Grzegorczyk mektubunda, 5 yaşındaki kızı Isla’dan, kendisi gibi Koreli bir evlatlık olan kız kardeşinden ve küçük yeğenlerinden sevgiyle söz etti. Mektubunda, “Seni hiç aramadım çünkü bulunmak istemeyeceğini varsaydım. Sana sormak ve anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki. Ama seni bunaltmak istemem. Benimle konuşmak istediğini duymak beni çok mutlu etti,” diye yazdı.
Ancak Grzegorczyk o günden beri annesinden herhangi bir haber alamadı. Ajans görevlisi, dosyasının Temmuz ayında kayıtları devralacak olan devlet kurumuna gönderileceğini ve annesinin ikinci bir telefon aramasını yanıtsız bıraktığını söyledi. Grzegorczyk, görevliden iletişim bilgilerini annesine vermesini rica etti. Mayıs ortasında bir gece yarısı Detroit’ten arabasıyla dönerken çektiği bir video mesajında, yaşadığı hayal kırıklığını şakalar ve gülümsemesiyle gizlemeye çalıştı.
“Hayatım boyunca kimseden bir haber almayı beklemiyordum zaten. Belki de evraklarım sahte değildi,” diye ekledi.