Adaletin Kestiği Parmak ve Siyasi Söylemler

Eminim sizler de farkındasınızdır, ancak yazımın başlığının taşıdığı manayı açıklayarak başlayalım: “Kanunlar herkese ayrım gözetmeksizin tatbik edilmelidir. Bu gerçekleştiğinde, yasada belirtilen cezaya kimse karşı çıkamaz, onu kabullenir.”

Basından edindiğim bilgilere göre, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, parti teşkilatlarına, “Bu yaz, herhangi bir yaz mevsimi olmayacak. Çok yoğun çalışacağız, her kapıyı çalacağız” şeklinde hitap etti. Yargıya intikal eden CHP kurultayı hakkında “Davanın bütün tarafları CHP üyelerinden oluşuyor. Biz bu çekişmenin hiçbir tarafında değiliz” iddiasını öne süren Erdoğan, aynı zamanda mizah dergisi LeMan’a yönelik gerçekleştirilen operasyonla ilgili olarak “Küstahlık sergileyenler, bunun hesabını hukuk karşısında verecektir” mesajını iletti.

Erdoğan’ın bu talimatına katılmadığım bir nokta var. Özellikle “Çok yoğun çalışacağız, her kapıyı çalacağız” ifadesine itiraz ediyorum: Kapı kapı gezerek propaganda yürütmenin ne gibi bir faydası olabilir? İcraatlarınız neticesinde halkın düştüğü zor durumu, yaptığınız işleri halk görmüyor, işitmiyor veya idrak etmiyor mu? Bu hiç de zekice bir hamle olmaz; zira sabrı taşmış olan halk, sizi sopayla kovalayabilir. Yine de keşke kapı kapı dolaşsanız.

Bu ifadeler, AKP Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen genişletilmiş il başkanları toplantısında, AKP’nin cumhurbaşkanı tarafından bir konuşma esnasında dile getirildi. Ancak konuşmasının içeriği bunlarla sınırlı değil. Konuşmasından öne çıkan bazı diğer mesajlar ise şöyle:

“Bizler, AK Partili kadrolar olarak, kavga edenler tarafında değil, kardeşlik hukukunu yüceltenler tarafındayız. Bizi bir araya getiren çıkarlarımız olmadı. Bu görevlere koltuk ya da makam sevdasıyla talip olmadık. Bizim tek amacımız, halka hizmet ederek Hakk’ın rızasına erişmektir. Milletimize hizmet sunmak gayesiyle AK Parti çatısı altındayız. Gönüller arasında bir köprü kurmak amacıyla bir aradayız. Ortak bir hedef, ortak sorunlar ve meseleler için omuz omuza bir savaş veriyoruz. Bu savaşı başımız dik bir şekilde sürdürüyoruz. Yorulmadan, bıkkınlık göstermeden ‘Önce Türkiye’ ilkesiyle yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. Bu kadroya duraksamak, gevşekliğe kapılmak yakışmaz. Milletimizle aramıza setler çekmek bize asla uygun düşmez.”

Bu sözlere gerçekten inandınız mı? Yargıyı bir sopa gibi elinde tutan birinin bu denli özgüvenle yürümesi şaşırtıcı olmasa gerek!

“Biz hiçbir zaman elitlerin, seçkinlerin değil; daima garip gurebanın, fakir fukaranın, kimsesizlerin ve ihtiyaç sahiplerinin yol arkadaşı olduk. Yoksulları, garipleri, yolda kalmışları içtenlikle kucakladık ve onların elinden tutup ayağa kaldırmak için mücadele ettik.”

Bu sözlere de inandınız mı?

“Ana muhalefet cephesinde yaşananları milletimiz hayretle takip ediyor. Parti içindeki çekişmelerden başlarını kaldıramıyorlar. Daha iki yıl öncesine kadar övmekle bitiremedikleri cumhurbaşkanı adaylarına bugün en ağır ithamları yöneltmekten hiç çekinmiyorlar: Düşene vurmak bir CHP klasiğidir. CHP’de devam eden bu iç mücadele, elbette CHP’nin kendi meselesidir. CHP içinde kimin kimi arkadan vurduğu bizim ilgi alanımıza girmez. Bizi ısrarla dahil etmeye çalıştıkları ‘kurultay’ münakaşaları da CHP’nin kendi iç sorunudur. Özellikle şu gerçeğin altını çizmek isterim ki, yargıya taşınan bu davanın tüm tarafları CHP’lilerden meydana gelmektedir. Biz bu kavganın, bu bilek güreşinin hiçbir yerinde bulunmuyoruz.”

Eğer CHP’de olanlar sizi ilgilendirmiyorsa, neden kendi aranızda bu konunun dedikodusunu yapıyorsunuz? Şimdi aşağıdaki ifadelere bir göz atın:

“Gidip eski ve yeni yol arkadaşlarına baksınlar, dava dosyasında kimlerin isminin geçtiğini incelesinler. Biz hiçbir zaman taraf olmadık ve olmayacağız. CHP’liler de kozlarını mahkemede paylaşsınlar. Türk yargısı en doğru kararı verecektir. Ne yaparsak yapalım, hukuka uymak zorundayız. Biz de milletimiz gibi hukuki sürecin neticelenmesini ve her şeyin aydınlığa kavuşmasını diliyoruz. Biz siyasete yeni başlamadık. Bir şekilde milletin önündeyiz. Özgür Efendi’nin siyasetle olan bağı, bizim unuttuğumuz zamanlardan bile çok daha eski. Aynı hukuka saygıyı CHP ve yönetiminde göremiyoruz. Bunun değerlendirmesini milletimizin en iyi şekilde yapacağına inanıyorum. CHP’nin siyasi pusulası şaşmıştır.

Şeriatın kestiği parmak acımaz. Hepimiz hukuka uymak durumundayız. Konu yargıya taşındığına göre, biz de milletimiz gibi her şeyin netleşmesini temenni ediyoruz. CHP genel başkanının bizi ve partimizi suçlaması, nahoş olduğu kadar çirkindir ve siyasi nezaketle uyuşmayan kötü bir senaryodur. Muhalefetin yön sorununu çözmesini umuyoruz. Böyle bir zamanda küçük çıkarların peşinden gidenler, tarih önünde hesap veremezler.”

Elbette, bu sözlere kim inanır! “Muhalefetin istikamet sorununu çözmesini umut ediyoruz” cümlesi, aslında muhalefetin hedefi tam on ikiden vurduğunun bir kanıtı niteliğindedir.