Adalet Bakanı Tunç, AK Parti’nin iktidara gelmesinin ardından dahi darbeci ve vesayetçi zihniyetin faaliyetlerine devam ettiğini belirtti. AK Parti’nin 2001 ve 2008 yıllarında kapatma davalarıyla yüzleştiğini hatırlatan Tunç, bu süreçte “27 Nisan e-muhtırası”, “MİT krizi”, “Gezi Parkı olayları”, “FETÖ’nün 17-25 Aralık yargısal darbe girişimi” ve “terör saldırıları” gibi kritik olayların yaşandığına dikkat çekti.
Tunç, bu olaylar zincirinin 15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişimine zemin hazırlayan adımlar olduğunu vurguladı ve darbecilerin o gece devlete ait silahları doğrudan millete yönelttiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine halkın meydanları doldurduğunu dile getiren Tunç, “Milletimiz o gece kendi iradesini savundu, sokaklara ve meydanlara akın etti. Sayın Cumhurbaşkanımızın tek bir görüntülü mesajı, halkımızın meydanlara çıkması için yeterli oldu,” sözlerini kullandı.
**”Yargı, 15 Temmuz’da Milli İradenin Yanında Durdu”**
Milletin darbecilere karşı tarihi bir direniş sergilediğini belirten Bakan Tunç, yargının bu süreçteki rolünün altını çizerek şöyle konuştu: “O gece halkımız meydanlarda darbecilerle savaşırken ve bu uğurda şehitler, gaziler verirken, Türk yargısı mensupları evlerinde durmadı. Cumhuriyet savcılarımız ve hakimlerimiz derhal adliyelere intikal etti. Darbeciler hakkında gözaltı ve yakalama kararları hızla çıkarılarak onlarla hukuk zemininde de bir mücadele başlatıldı. Yargının 15 Temmuz’da milli iradenin yanında yer alması, vesayetçi ve darbeci zihniyetten temizlendiğinin en büyük kanıtıdır.”
Tunç, 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat postmodern darbesi gibi geçmiş müdahalelerde yargının halkın hak ve hukukunu korumak yerine darbecileri desteklediğini anımsattı. “Peki, Türk yargısı 15 Temmuz’da nasıl bir tavır sergiledi? 27 Mayıs’taki, 12 Eylül’deki, 28 Şubat’taki tutumunun aksine davrandı. 15 Temmuz’da milli iradeyi, insan haklarını ve hukuku savundu. Bu durum, yargı mensuplarının artık milletin yargısı olduğunu gösterdi. Yargı, kimsenin değil, milletin arka bahçesidir,” şeklinde bir değerlendirme yaptı.
**FETÖ Soruşturmalarının Bilançosu**
Darbe girişiminin ardından başlatılan FETÖ soruşturmaları hakkında detayları paylaşan Tunç, örgütle bağlantısı tespit edilen 127 bin kamu görevlisinin meslekten ihraç edildiğini açıkladı. Bu ihraç kararlarına itiraz için Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun kurulduğunu hatırlatan Bakan, komisyon kararıyla yaklaşık 20 bin kişinin görevine geri döndüğünü ve tüm hukuki başvuru yollarının açık tutulduğunu belirtti.
Yargı sisteminin ceza soruşturmalarını büyük bir titizlikle yürüttüğünü vurgulayan Tunç, şu verileri paylaştı:
“Açılan 289 fiili darbe davasının tamamı sonuçlandı. Bu davalarda toplam 4 bin 891 sanık hakkında mahkumiyet kararı tesis edildi. Bu kişiler, 15 Temmuz gecesi silah kullanarak, tank ve helikopter gibi araçlarla halka saldırdığı kanıtlanan şahıslardır. Mahkumiyet alan 4 bin 891 kişiden 1.634’ü ağırlaştırılmış müebbet, 1.366’sı müebbet hapis cezasına mahkum edildi. 1.891 sanık ise çeşitli süreli hapis cezaları aldı. Diğer yandan, 2 bin 870 kişi hakkında beraat kararı verildi. ‘Erler de mahkum edildi’ veya ‘yargılamada hatalar yapıldı’ gibi eleştirilere karşılık, bu 2.870 beraat kararı, yargımızın delilleri, görüntüleri ve tanıklarıyla ne kadar titiz bir çalışma yürüttüğünü göstermektedir.”
Bu süreçte adalet teşkilatının da FETÖ unsurlarından arındırıldığını ifade eden Tunç, “4 bin 6 hakim ve savcı meslekten ihraç edildi. Şu anda cezaevlerinde FETÖ bağlantılı 11 bin 85 hükümlü ve hükümözlü ile 555 tutuklu bulunmaktadır,” diye ekledi.
Bakan Tunç, halihazırda 24 bin kişi hakkındaki davaların devam ettiğini ve 58 bin şüpheliye yönelik soruşturmaların sürdüğünü kaydetti.
**”FETÖ, Dini Hassasiyetleri Sömüren Bir Yapıdır”**
Bakan Tunç, FETÖ’yü, halkın dini hassasiyetlerini kullanarak ve gençleri aldatarak devletin kritik pozisyonlarına sızmaya çalışan bir yapı olarak nitelendirdi. Bu örgüte karşı sürekli dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Tunç, “Bu nedenle, her zaman teyakkuz halinde olmalı ve benzer yapıların yeniden ortaya çıkmasını engellemek için tüm önlemleri almalıyız. Bu tür karanlık gecelerin bir daha yaşanmaması için gereken her tedbiri almak zorundayız. Yargımız bu konuda özellikle hassasiyet göstermektedir,” dedi.
FETÖ’ye ilişkin herhangi bir ihbar veya yeni delil ortaya çıktığında yargının titizlikle hareket ettiğini söyleyen Tunç, “Türk yargısının, milletimizin hak ve hukukunu koruma ve milli iradeye sahip çıkma noktasında 15 Temmuz’da sergilediği kahramanlık asla unutulamaz,” diye ekledi.
**”Milletimiz Yeni ve Sivil Bir Anayasayı Hak Ediyor”**
Adalet Bakanı Tunç, darbelerin asla unutulmayacağını ve bu karanlık olayların genç nesillere aktarılmaya devam edileceğini belirtti. “Çocuklarımızın ve gençlerimizin, ne tür bir mücadeleden geçildiğini daima akıllarında tutmaları gerekir. Ancak bu şekilde, benzer bir tehlikeyle veya karanlık bir girişimle yeniden yüzleşmekten kaçınabiliriz,” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin darbeci ve vesayetçi zihniyetin tasfiyesi konusunda önemli adımlar attığını ancak bunun nihai hedef olmadığını belirten Tunç, sözlerini şöyle tamamladı:
“Mevcut Anayasa’daki vesayetçi ruhu temizlemek adına ciddi bir ilerleme kaydettik. Fakat bu kâfi değil. Çünkü hala darbeciler tarafından kaleme alınmış bir Anayasa ile idare ediliyoruz. Anayasa’yı değiştirmek için tek başına bu bile yeterli bir nedendir. Bugüne dek elde edilen kazanımları koruyarak ve daha da ileriye götürerek, milletimiz yeni bir anayasayı sonuna kadar hak etmektedir. Türkiye Yüzyılı’na, darbelere, muhtıralara ve her türlü vesayet girişimine kapalı; demokratik, sivil ve katılımcı bir anayasa ve hukuk sistemiyle adım atmalıyız.”