Cem Muratoğlu: Zengin Yatırımcıların Yeni Rotası: Anlam ve Etki Odaklı Portföyler

Yüksek gelir düzeyine sahip yatırımcılar artık yalnızca kâr odaklı hareket etmiyor; bunun yerine portföylerinde etki, sürdürülebilirlik ve bir anlam arayışına girmiş durumdalar. “Milyoner” kavramı, artık sadece parasal büyüklükle değil, aynı zamanda finansal bilinç ve yatırım vizyonuyla yeniden tanımlanıyor.

HSBC Türkiye Uluslararası Birikim Yönetimi ve Premier Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cem Muratoğlu, milyoner tanımı yerine “varlıklı bireyler” ifadesini kullandıklarını vurgulayarak, bu kesimi salt rakamlarla ölçülen bir statüden ziyade, yatırım bilinci, finansal hedeflere yaklaşım biçimi ve danışmanlık ihtiyacı temelinde yeniden değerlendirdiklerini belirtti. Muratoğlu, “Varlıklı bireylerin beklentileri günümüzde çok daha nitelikli bir hal aldı: Sadece getiri değil, aynı zamanda etki yaratan ve sürdürülebilir nitelikteki yatırımları tercih etmek öncelikli hale geldi” dedi ve yatırım eğilimleri hakkında şu bilgileri paylaştı: “Geleneksel Türk Lirası mevduatından ve dövizden uzaklaşmanın hız kazandığına tanık oluyoruz. Yüksek varlığa sahip bireylerin yüzde 38’i, portföylerinde hisse senedi, özel fonlar, yurt dışı yatırım enstrümanları ve tematik fonlar gibi araçlara daha fazla ağırlık veriyor. Günümüzün varlıklı yatırımcıları, varlıklarını sadece korumakla kalmayıp, onları anlamlı, çeşitlendirilmiş ve geleceğe dönük bir şekilde idare etme arzusundalar. Bu bağlamda, finansal danışmanlık hizmetleri, kişiye özel stratejiler ve dijital kanallara erişim, en hayati beklentiler olarak öne çıkıyor. Bankacılık sektörü olarak bizler de bu yeni talepleri proaktif bir yaklaşımla karşılamaya konsantre oluyoruz.”

**Sanayiciler ve İhracatçılar Faiz Baskısı Altında**

Muratoğlu, “Yüksek faiz oranlarının finansman maliyetlerini artırması sebebiyle sanayiciler ve ihracatçılar, üretim ile dış satım faaliyetlerinde güçlük çekiyor” ifadelerini kullanarak, faizlerdeki bir düşüşün uzun vadede kredi talebindeki daralmayı ve takibe düşen kredi oranlarındaki artışı azaltarak bankacılık sektörü için olumlu sonuçlar doğuracağını öngördüklerini aktardı. Muratoğlu, “Bankaların sürdürülebilirliği açısından kilit nokta, faizlerin öngörülebilir ve makroekonomik dengeyi destekleyici bir seviyede bulunmasıdır” şeklinde konuştu.

**Konut Kredileri Kamu Desteği Olmazsa Mevcut Düzeyde Kalır**

Bireysel krediler üzerinde yüksek faizin doğal bir baskı yarattığını ifade eden Muratoğlu, bu durumun özellikle konut ve taşıt kredilerine yönelik talebi önemli ölçüde kısıtladığını dile getirdi. Faiz indirim sürecine dair beklentilerini şu sözlerle özetledi: “Eğer Merkez Bankası tarafından yıl sonuna kadar bir faiz indirimi adımı atılmazsa, bireysel kredi faizlerinde kayda değer bir gerileme beklenmemelidir. Hatta makro ihtiyati tedbirler nedeniyle kredi büyümesi sınırlandığı için krediye ulaşım da zorlaşmaya devam edecektir. Buna karşın, yıl sonunda kısıtlı bir faiz indirimi gerçekleşmesi durumunda, bu durumun etkileri önce ihtiyaç kredilerine, sonrasında ise taşıt kredilerine yansıyacaktır. Konut kredilerinin ise kamu bankaları tarafından bir destek sağlanmadığı sürece bugünkü seviyelerini muhafaza etmesi olasıdır.”

**Yatırımcılar Mevduattan Fonlara Yöneliyor**

Yüksek faiz döneminde bireysel yatırımcıların ilk olarak Türk Lirası mevduatına yöneldiğini ve kur korumalı mevduatın yerini TL vadeli hesapların aldığını söyleyen Muratoğlu, buna karşın enflasyon karşısında reel getiri sağlamakta zorlanan mevduat faizlerinin, yatırım fonlarına olan ilgiyi tetiklediğini belirtti. Son dönemde bilhassa kıymetli maden, döviz bazlı ve serbest fonlara yönelik talebin yükseldiğini vurgulayan Muratoğlu, HSBC’nin yeni fonlarının gördüğü rağbeti örnek olarak gösterdi: “Mart ayında para piyasası fonumuz (HSL) özelinde bazı çıkışlar yaşanmıştı. Fakat Nisan ve Mayıs aylarında bu durum tersine döndü ve yeniden girişlere şahit olduk. Haziran ayında ise yatırımcıların HSBC Portföy Dördüncü Serbest (Döviz) Fonumuza (HME) olan ilgisinin yoğunlaştığını gözlemliyoruz. Ek olarak, 26 Mayıs’ta işlemlere açılan HSBC Portföy Yedinci Serbest (Döviz-Pound) Fonumuz (HDV) da yatırımcılardan büyük bir rağbet gördü.” Muratoğlu, bu süreçte yeni nesil yatırımcıların bir bölümünün BES, TEFAS üzerinden oluşturulan fon sepetleri ve hatta kripto paralar gibi alternatif enstrümanları da değerlendirdiğini ekledi.

**Rekabet Artık Katma Değer Üzerinde Şekilleniyor**

Sektördeki rekabetin ürün ve hizmetin kendisinden çok, müşteriye sunulan avantajlar ve katma değer alanlarına kaydığını dile getiren Muratoğlu, HSBC olarak erişilebilir, çözüm odaklı ve şeffaf bir hizmet anlayışını benimsediklerini söyledi. HSBC Premier çatısı altında sundukları ayrıcalıklı hizmetlerle müşterilerine hem Türkiye’de hem de yurt dışında kapsamlı avantajlar temin ettiklerini belirtti.

**Şubeleşme Yerine Dijital Odaklı Bir Yapılanma**

Değişen müşteri beklentilerine ve piyasa koşullarına uyum sağlamak amacıyla stratejilerini dönem dönem revize ettiklerini belirten Cem Muratoğlu, son dönemde şube ağlarını optimize etme yoluna gittiklerini anlattı. Muratoğlu, “Ürün portföyümüzü güncellerken mortgage, taşıt kredisi ve bazı sigorta ürünlerini hizmet yelpazemizden çıkardık. Bu sürece paralel olarak, ekiplerimizin organizasyon yapısını da yeniden ele alarak stratejimizle uyumlu yeni roller geliştirdik ve bir yapı oluşturduk” dedi.

**Politika Faizi Yüzde 30-35 Seviyesine İnebilir**

Faiz indiriminin ancak enflasyonda kalıcı ve belirgin bir düşüş elde edildiğinde gündeme gelebileceğini vurgulayan Muratoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu sebeple, bir faiz indiriminin hayata geçmesi sadece enflasyonun gerilemesine değil, aynı zamanda kur istikrarının tesis edilmesine ve piyasa güveninin güçlenmesine bağlıdır. Rasyonel bir geçiş süreciyle, politika faizinin 2025 yılı sonunda yüzde 30-35 bandına gerilemesi olasılık dahilindedir. Fakat bu, zamana yayılacak ve kademeli olarak ilerleyecek bir süreç olacaktır.”