The New York Times’ın haberine göre, tırmanan kaos ortamında Avrupa Birliği ve diğer pek çok ülke, Amerikan gümrük vergilerinin yarattığı risklere karşı daha az hassas bir küresel ticaret yapısı kurmayı hedefliyor. Bu girişim, Washington’un geçtiğimiz hafta sonu, 1 Ağustos’tan itibaren AB menşeli ürünlere yüzde 30 oranında gümrük vergisi uygulayacağını açıklamasının ardından geldi. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, diyalog kapısını açık tutacaklarını belirtirken, Avrupa Birliği’nin ABD’ye karşı misilleme planını Ağustos başına kadar askıya alacağını ancak güçlü bir karşılık için hazırlıklara devam ettiğini net bir dille ifade etti.
AVRUPA’NIN B PLANI
Ancak Avrupa’nın masadaki tek stratejisi bu değil. NYT’nin aktardığına göre, ABD’nin diğer birçok ticaret ortağı gibi Avrupa da daha istikrarlı müttefikler arayışında. Gazete, “ABD hâlâ dünyanın en büyük ekonomisine, dinamik bir tüketici pazarına ve ileri teknolojiye sahip” tespitini yaparken şu noktaya dikkat çekiyor: “Fakat birçok Amerikan ticaret ortağı, artık portföylerini çeşitlendirmekten başka bir seçenekleri kalmadığını düşünüyor. Ticari ilişkileri yeniden şekillendirmek meşakkatli olsa da, köklü bir değişim yaşandıktan sonra eski düzene dönmek çok daha zordur. Şu anda tanık olduğumuz da tam olarak bu.”
Yakın geçmişte AB’li müzakereciler, Amerikalı mevkidaşlarıyla aylar süren bir görüşme trafiği yürütmüştü. Hafta ortasına gelindiğinde Brüksel, bir anlaşma taslağına yaklaştığına inanıyordu: Bu plana göre Avrupa Birliği, yüzde 10’luk bir temel gümrük vergisini benimseyecek, buna karşılık belirli kilit sektörlerde muafiyetler elde edecekti. Ne var ki Başkan Trump, perşembe günü tam tersi bir sinyal vererek ABD’nin en önemli ticaret ortaklarından biri olan AB’ye yönelik geniş kapsamlı tarifeler getireceğini ima etti. Cuma günü ise Beyaz Saray, AB yetkililerine resmi bir bildirimle mevcut planların geçersiz kılındığını duyurdu. Takip eden günde Trump, sosyal medya hesabı üzerinden AB’ye yüzde 30’luk tarife uygulanacağını ilan etti. Aynı zamanda Meksika’dan ithal edilen ürünlere de benzer vergilerin getirileceği açıklandı. Kanada için bu oran %35 olarak belirlenirken, Tayland (%35), Bangladeş (%35) ve Brezilya (%50) gibi onlarca diğer ticaret ortağının da benzer bir kaderle yüzleşeceği anlaşılıyor.
‘ORTAM GİDEREK DAHA DA DÜŞMANCA HALE GELİYOR’
Trump’ın daha önce de tarife tehditlerinden geri adım attığı biliniyor ve 1 Ağustos’ta yürürlüğe girmesi beklenen bu yeni vergilerle ilgili olarak müzakereye açık olduğu mesajını verdi. Avrupa Birliği ve diğer ülkeler de diyaloğu sürdürme niyetinde. Ancak The New York Times’a göre, “atmosfer giderek daha hasmane bir hal alıyor.”
‘BELİRSİZLİĞİ SİLAH OLARAK KULLANIYOR’
Brüksel merkezli Eurasia Group’un Avrupa Direktörü Mujtaba Rahman, Trump’ın Cumartesi günkü duyurusunu “kuralları yok sayma” eylemi olarak tanımlayarak, “Trump, belirsizliği bir silah olarak kullanıyor” değerlendirmesini yaptı. Avrupa Parlamentosu’ndaki ABD ile İlişkiler Heyeti Başkanı Brando Benifei de, “Trump, Avrupa’yı bölmeyi ve sindirmeyi amaçlıyor” şeklinde konuştu. Pazar günü bir açıklama yapan Von der Leyen, AB’nin hazırda bekleyen karşı tedbirlerini uygulamaya koymak için ağustos başına kadar bekleyeceğini duyurdu. Yaklaşık 25 milyar dolarlık ürünü kapsayan bu vergiler, daha önce bir defa askıya alınmış ve salı sabahı yürürlüğe girmesi bekleniyordu. Von der Leyen, “Bununla birlikte, ilave karşı tedbirler üzerinde çalışmayı sürdüreceğiz” diye ekledi. Fakat misilleme yapmak yalnızca ilk aşama olabilir; uzun vadede diğer dış müttefiklerle ilişkileri güçlendirmenin çok daha kalıcı ve önemli kazanımlar getirebileceği düşünülüyor.
YENİ PLANDA NE ABD NE ÇİN VAR
Habere göre, Trump’ın ticaret sistemini yeniden yapılandırma girişimlerinin şubat ayında başlamasından bu yana AB, hem yeni ticaret anlaşmaları imzalamak hem de var olanları güçlendirmek için çaba gösteriyor. Bu stratejiyi benimseyen tek aktör Avrupa Birliği değil. Kanada Güneydoğu Asya ile yakınlaşırken, Brezilya ve Meksika da kendi aralarındaki ticari bağları derinleştirmenin yollarını arıyor. Hatta bazı yetkililer tarafından hem ABD’yi hem de Çin’i devre dışı bırakan yeni ticaret blokları oluşturma fikri gündeme getirildi. Çin ise fabrikalarına sağladığı aşırı sübvansiyonlar yoluyla küresel pazarları ucuz ürünlere boğmakla eleştiriliyor. AB Komisyonu Başkanı Von der Leyen, yakın zamanda yaptığı bir açıklamada, aralarında Japonya, Vietnam ve Avustralya’nın da yer aldığı 11 ülkelik bir ticaret bloğu ile yeni bir iş birliği potansiyelini gündeme getirdi. Bu potansiyel ortaklığın en dikkat çeken yönü ise hem ABD’nin hem de Çin’in bu yapının dışında bırakılması oldu.
KİLİT SORU: DAHA DA İLERİ GİDER Mİ?
Uzmanlara göre buradaki asıl soru, ABD’nin müttefiklerinin bir sonraki adımı atıp atmayacağı. Bu adım, yalnızca kendi aralarındaki iş birliğini derinleştirmek değil, aynı zamanda ABD’ye karşı koordine bir duruş sergilemek anlamına geliyor. Bruegel adlı ekonomik politika araştırma enstitüsünden kıdemli uzman Jacob Funk Kirkegaard bu konudaki görüşünü şöyle ifade ediyor: “Büyük ekonomiler, Trump’ın tarifelerine yanıt olarak ortak bir misilleme eylemini koordine etmeyi değerlendirebilir. Böyle bir hamle, onlara daha büyük bir pazarlık gücü kazandırır. ‘Koordinasyon’ kelimesinden gelecek sinyallere odaklanmak gerekir. Mantıklı olan yaklaşım budur.”