Arkeologlar, İngiltere ile İskoçya arasındaki sınırda bulunan Hadrian Duvarı üzerindeki antik Magna Roma kalesinde, mayıs ayında sıra dışı büyüklükte ayakkabılar ortaya çıkardı. Keşfedilen 34 ayakkabı arasında, sekiz tanesinin 30 santimetreyi aşan uzunlukta olması dikkat çekti; bu ölçü günümüz standartlarında 45 numara ve daha büyük ayakkabılara karşılık geliyor. CNN International’ın aktardığına göre, Roma İmparatorluğu’nun kuzeybatı sınırını teşkil eden Hadrian Duvarı’ndaki diğer kalelerde yapılan kazılarda genellikle 38 ila 40 numara arasında ayakkabılara rastlanıyordu. Bu durum, Magna’daki devasa ayakkabıların, kaleyi savunan askerlerin beklenenden çok daha iri yapılı olabileceğine işaret ediyor. Kazı çalışmalarını yöneten Rachel Frame, “İlk devasa ayakkabıyı keşfettiğimizde, içine fazladan çorap giyilen bir kışlık ayakkabı olabileceğini varsaydık. Ancak farklı modellerde çok sayıda benzer büyüklükte ayakkabıya ulaştıkça, burada yaşamış kişilerin gerçekten de çok büyük ayakları olduğu sonucuna vardık,” şeklinde durumu açıkladı. Batı Ontario Üniversitesi’nden arkeolog Elizabeth Greene, bu ayakkabıların kalın inek derisinden imal edildiğini ve demir çivilerle takviye edildiğini belirtti. Greene, eserlerin 2000 yıldır toprağın altında bozulmadan kalmasını sağlayan şeyin antik tabaklama yöntemleri olduğunu vurguladı. Bilim insanları şimdi bu devasa ayakkabıları kimlerin giydiğini tespit etmeye odaklanmış durumda. Newcastle Üniversitesi Arkeoloji Profesörü Rob Collins, ortalama bir Roma askerinin boyunun 1,73-1,75 metre civarında olduğunu, fakat Hadrian Duvarı’na imparatorluğun dört bir yanından askerler getirildiği için fiziksel çeşitliliğin fazla olduğunu ifade ediyor. Yine de bu denli büyük ayakkabıların neden yalnızca Magna Kalesi’nde bulunduğu sorusu gizemini sürdürüyor. Araştırma ekibi, ayakkabıların içindeki ayak izlerini analiz ederek sahiplerinin kimliklerine dair kanıtlar elde etmeyi umuyor.
Ancak, Roma döneminde ölülerin yakılarak gömülmesi geleneği nedeniyle mezarlarda kemik bulmak oldukça zor. Bu durum, ipucu arayışını karmaşıklaştırıyor. Magna’da bulunan az sayıdaki kemik kalıntısı da analiz için elverişli değil. Bu nedenle arkeologlar, bölgede yeni mezarlık alanları bulmak amacıyla çalışmalarına devam ediyor. Ek bir zorluk ise iklim değişikliğinin bu değerli eserlerin korunması üzerindeki olumsuz etkisidir. Yükselen sıcaklıklar, kurak dönemler ve şiddetli yağmurlar, toprağın oksijen dengesini bozarak mikroorganizmaların üremesine zemin hazırlıyor ve bu da derinin çürüme sürecini hızlandırıyor. Kazı başkanı Frame, insan merkezli arkeolojinin önemini şu sözlerle özetledi: “Bizim için parlak takılardan ziyade, genellikle atılmış olan gündelik nesneler çok daha kıymetlidir. Zira bu eşyalar, tarih kitaplarına girmemiş sıradan insanların gerçek yaşam öykülerini bizlere fısıldar.”
Hadrian Duvarı’nda Arkeologları Hayrete Düşüren Bulgu: Roma Askerlerinin Dev Ayakkabıları
