Habertürk’e konuşan DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, mevcut sürece dair önemli açıklamalarda bulundu. Öcalan, son dönemdeki gelişmelerin taktiksel hamleler olmadığını, aksine muhatapların stratejik davrandığını gösterdiğini ifade etti. Bu adımların Türkiye’yi gelecekte Orta Doğu için bir model ülke konumuna taşıyabileceğini söyleyen Öcalan, ‘Bu bir başlangıçtır; samimiyet ve ciddiyet bu süreçte hayati önem taşır. Kullanılması gereken dil, barış ve çözüm dili olmalıdır. Toplumda ve kamuoyunda barışa ve çözüme yönelik büyük bir destek olduğunu bizzat gözlemliyoruz.’ diye ekledi. Sürecin başarıyla sonuçlanması adına gereken her şeyi yapacaklarını belirten Öcalan, durumun bir ‘kör savaş’ halini aldığını, ancak hem Öcalan’ın hem de yetkililerin inisiyatif ve risk aldığını dile getirdi. ‘Gerçekçi bir çözümün ilerleyen zamanlarda yasal düzenlemelerle güvence altına alınması gerekir’ diyen Öcalan, Meclis’te oluşturulacak bir komisyonun bu süreci ivmelendirebileceğini kaydetti. ‘Bu gibi süreçlerde geçmişle hesaplaşmak, anı yaşamak ve geleceği inşa etmek büyük önem taşır. DEM Parti olarak bu sürece büyük değer veriyoruz. Yıllardır süren gerilim ve çatışma ortamında halkımız ağır bedeller ödedi. Sürecin başarıya ulaşması için elimizden geleni yapacağımızı yineliyoruz; şüphesiz samimiyet ve ciddiyet her şeyden önce gelir.’ ifadelerini kullandı. “İNSANLARIN KİMLİĞİ, DİLİ, İNANCI TARTIŞILMAMALI” Öcalan, sürecin her kesimin tüm beklentilerini karşılamasının mümkün olmayabileceğini ancak asgari müştereklerde buluşulması gerektiğini vurguladı. ‘Süreç, toplumun genel beklentilerine yanıt verecek bir zeminde ilerlemelidir. İnsanların kimliği, dili, kültürü, yaşam biçimi ve inancı artık bir tartışma konusu olmaktan çıkmalıdır; doğuştan gelen hakları dikkate alınmalıdır. Orta Doğu’da tüm kimlikleri ve inançları birleştiren, karşılıklı saygıya dayalı yeni bir ülke paradigması etrafında birleşilmelidir.’ şeklinde konuştu. “TÜRK KÜRT İLE KÜRT TÜRK İLE VAR” Farklılıkların bir zenginlik kaynağı olduğunu dile getiren Öcalan, sözlerini şöyle tamamladı: ‘Üst kimliğimiz demokrasi, özgürlük ve eşitlik olmalı. Herkes bu çatı altında bir arada yaşamalı ve farklılıklar bir zenginlik olarak görülmelidir. Kürt, Türk ile vardır; Türk, Kürt ile; Arap, Kürt’le; Türk, Arap’la. Bu çeşitlilik, coğrafyamızın zenginliğidir. Bu zenginliğin korunmasını ve güvence altına alınmasını destekliyoruz.’