Kartalkaya Otel Yangını Davasında Yürek Yakan İfadeler: “Kızımı Tavuk Tırından Teslim Aldım”

Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan Grand Kartal Otel’de 78 kişinin yaşamını yitirmesi ve 133 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan yangınla ilgili davanın görülmesine 8. gününde devam edildi. Aralarında otel sahibi ve belediye görevlilerinin de olduğu 19’u tutuklu 32 sanık, mahkeme karşısına çıktı.
Duruşmanın en sarsıcı konularından biri, hastane morgunda yer kalmaması sebebiyle hayatını kaybedenlerin naaşlarının bir tavuk şirketine ait tır dorsesinde bekletilmesi oldu.

“KIZIMI TAVUK DORSESİNDEN TESLİM ALDIM”
Yangında 11 yaşındaki kızı Mina Akisli’yi yitiren anne Mesude Turan, Genel Müdür Aras ve ailesinin yangını fark etmesine rağmen kimseyi uyarmadan otelden ayrıldığını iddia ederek şunları söyledi:
“Yalnızca üç günlük bir tatil planlamışlardı. En lüks ve en çok tavsiye edilen otel olduğu için orayı seçmişlerdi. Büyük bir sevinçle gittikleri o yerden ceset torbalarıyla döndüler. O gün kızım, babası ve babaannesiyle oteldeydi. Eşim Şenol, oteli internetten detaylıca araştırmıştı. Neşeyle gittikleri tatilden cenazeleri geldi. 7010 numaralı odada, yani 7. katta, Genel Müdür Emir Aras ve eşiyle aynı katta konaklıyorlardı. Kimsenin kapısını çalmadan, seslenmeden otelden ayrılmışlar.
Kimseye uyarıda bulunmadılar. Sessizce çıkıp gittiler. Fakat benim kızım uyanamadı bile. Yatağında cansız bedeni bulundu. Burada bize masal anlatıyor, ‘Çocuk kurtardım’ diyor. Ben çocuğumun cansız bedenine ulaştığımda saat akşam 18.30’du. Çocuğumu morgdan alamadım; onu kızarmış tavuk taşınan bir dorsenin içinden teslim aldım. O günden beri nefes almak dahi bana acı veriyor. Utanç duyuyorum. O koca otelde görevini hakkıyla yapan tek bir kişi bile yokmuş. Adalet tecelli etsin. Hiçbir anne daha, evladını bir tavuk dorsesinden almak zorunda kalmasın.”

“HAYAT DAMARLARIMIZI KOPARDINIZ”
T24’ün haberine göre, yangında diş hekimi olan kızı Yasemin Tüzgiray (41), damadı Erhan Tüzgiray (48) ve torunları Defne (11) ile Demir Tüzgiray’ı kaybeden Gülşen Boncuk, sanıklara dönerek gözyaşları içinde “Gözümün içine bakın” diye seslendi.
Boncuk, “Bu felakete sebep olanların gözlerinin içine bakmak istiyorum. Oğlum, gelinim ve iki torunum can verdi. Gözlerimin içine bakın. Kendinizi kurtarırken onları orada yanmaya terk edemezsiniz. Ben sizin ölmenizi istemiyorum; her gün ‘Biz 78 kişinin katiliyiz’ diyerek inlemenizi istiyorum. Ölmek bir kurtuluştur. Biz yavrularımızı artık göremeyeceğiz. Ben kuzucuklarımı bir daha göremeyecek miyim? Bizim hayat kaynaklarımızı aldınız” şeklinde konuştu.

“ALARM SESİ YOKTU, YANGIN TATBİKATI YAPILMAMIŞTI”
Tanık olarak dinlenen otelin kayak odası sorumlusu Şenol Güven (44), yangın sırasında 349 numaralı odada olduğunu belirtti. Güven, “Sorumluluğum kayak odasındaydı. Yangın sırasında odamdaydım. Arkadaşım beni ‘yangın var’ diyerek uyandırdı. Hemen kalkıp kayak çıkışından dışarıya çıktım” dedi.
Dışarı çıktığında 4. katın alevler içinde olduğunu gördüğünü söyleyen Güven, “Otelin sağ tarafına bir merdiven dayanmıştı. Ceyda Hacıbekiroğlu’nu ve yabancı uyruklu yardımcısını gördüm. Emir Aras da oradaydı. O merdivenle yaklaşık 20 kişinin kurtulmasına yardım ettik ve yaralılara destek olmaya çalıştık” diye ekledi.
Güven, herhangi bir alarm sesi duymadığını, yangın tatbikatı yapılmadığını ve otelde bir iş güvenliği uzmanının bulunmadığını ifade ederek, “Otelde yağmurlama sistemi de yoktu” dedi.
Çamaşırhanede görevli Tahsin Öztürk (57) de tanık olarak verdiği ifadede dışarı nasıl çıktığını hatırlamadığını belirtti. Öztürk, “Uyuyordum, ‘yangın var’ sesleriyle uyandım. Çamaşırhaneden havlu alıp üst katlara çıkmayı denedim ama başaramadım. Dışarı çıkıp insanlara yardım etmeye çalıştım. Dışarı çıktığımda Halit Ergül’ün kızlarını gördüm” dedi.

“YANGIN DEDEKTÖRLERİNİN SİGARA İÇİN KAPATILDIĞINI DUYDUM”
Oteldeki minibarlardan sorumlu Tuni Urhan ise otel müdürü Zeki Yılmaz’ın yangının ilk anlarında “Kimseye haber vermeyin, kendi aramızda çözelim” dediğini duyduğunu öne sürdü ve şöyle devam etti:
“9 ile 12. katlar arasındaki içeceklerden sorumluydum. Olay gecesi kayak odasının bulunduğu katta kalıyordum. Babam da çamaşırhanede çalışıyordu. Bir süre sonra babamla buluşup otelin önüne geçtik. Dışarı çıktığımda saat 03.00 sularıydı. Yangın alarmı duymadım, yangın söndürme tüpü veya yağmurlama sistemi görmedim. Yangın eğitimi almadık, tatbikat da yapılmadı. Bildiğim kadarıyla iş güvenliği uzmanı yoktu. Odalarda sigara içilebildiği için yangın dedektörlerinin devre dışı bırakıldığını duymuştum. Beni işe alan Kadir Özdemir’di. Ön tarafa geçtiğimde personel arasında, Zeki Bey’in ‘kimseye haber vermeyin, kendi aramızda halledelim’ dediği konuşuluyordu. Zeki Bey’in bazı personeli garaja yolladığını da duydum.”

YENİ ADLİ KONTROL KARARLARI
Toplam 32 sanığın, 19’unun tutuklu olarak yargılandığı dosyada yeni bir hukuki adım atıldı. Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuksuz yargılanan 4 sanık için ev hapsi kararı verdi.
Anka’nın bildirdiğine göre, mahkeme heyeti, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş. yetkilileri İbrahim Polat ve İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon A.Ş. yetkilisi Ali Ağaoğlu ve resepsiyonist Yiğithan Burak Çetin hakkında ev hapsi şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasını kararlaştırdı. İtfaiye eri İrfan Acar hakkındaki “konutu terk etmeme” kararının ise devamına hükmedildi. Diğer sanıklarla ilgili taleplerin celse sonunda ele alınacağı ifade edildi.