Tarlanın Altından Tarih Çıktı: Elazığ’da 1700 Yıllık Roma Hamamı Keşfedildi

Elazığ’ın Salkaya köyünde bir tarla sahibinin 2023 yılında fidan dikimi sırasında tesadüfen keşfettiği Roma dönemine ait taban mozaiği, bölgede daha kapsamlı araştırmaların fitilini ateşledi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın koordinasyonunda, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Elazığ Müze Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışmalarda, yer altı görüntüleme radarı (jeoradar) kullanılarak bölgede başka tarihi kalıntıların olup olmadığı araştırıldı. Yapılan taramalar sonucunda, renkli ve hayvan figürlü desenlere sahip olan ilk mozaiğin yaklaşık 70 metre güneyindeki farklı bir tarlada yeni bir yapı kompleksi tespit edildi. Bu alanda başlatılan arkeolojik kazılar, 75 metrekarelik etkileyici bir yapıyı ortaya çıkardı. Gün yüzüne çıkarılan bu yapının, alttan ısıtma sistemine sahip, soğuk, ılık ve sıcak bölümleri, terleme odaları, havuzları ve gelişmiş temiz ve atık su kanalları bulunan bir Geç Roma Dönemi hamamı olduğu anlaşıldı. Yaklaşık 1700 yıllık olduğu belirlenen ve komplike yapısıyla dikkat çeken hamamın, dönemin üst düzey yönetici sınıfı tarafından kullanıldığı düşünülüyor. Tarihi hamam, daha önce bulunan taban mozaiği ile birlikte bölge turizmine kazandırılacak. İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Demirdağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2023’te bulunan ve sanatsal değeri yüksek, bozulmamış Roma mozaiğinin bölge için önemini vurguladı. Bu keşfin ardından, tarım arazilerinden oluşan bölgede başka yapıların da olabileceği ihtimali üzerine jeoradar çalışmaları yapıldığını ve 30 dönümlük bir alanın tescil altına alındığını belirtti. Demirdağ, “Bu bölgede önemli bulgularla karşılaştık. Bu izler doğrultusunda ekiplerimiz bu yılki kazılarına devam etti. Taban mozaiğinin 70 metre güneyinde çok mühim bir yapıya ulaştık. Bu bölgede bir ilk olarak nitelendirebileceğimiz bir Roma hamamı bulduk. Klasik hamam kültürüne benzer şekilde ılık, soğuk ve sıcak bölümlerden oluşan, alttan ısıtmalı ve dönemin teknolojisi açısından oldukça gelişmiş bu hamam, üst düzey yönetici sınıfına aitti. Genel olarak bu alanın bir şehir yerleşim yeri olduğunu düşünüyoruz ve kazı çalışmalarımız devam edecek” şeklinde konuştu. Demirdağ, bu tarihi varlıkların bölge turizmi için büyük bir potansiyel taşıdığını da ekledi. Kazı alanı sorumlusu ve arkeolog Emre Çayır ise, hamamın ve taban mozaiğinin bulunduğu arazinin genellikle arpa ve buğday ekimi yapılan düz bir ova olduğunu, dışarıdan bakıldığında bu tür mimari eserlerin bulunmasının beklenmedik olduğunu ifade etti. Bir vişne fidanı çukuru kazılırken mozaiğin tesadüfen bulunmasıyla başlayan çalışmaların, tarlalardan adeta tarih fışkırmasını sağladığını dile getirdi. Çayır, “Ortaya çıkarılan hamam yapısı, teknik özellikleriyle Elazığ sınırları içinde bir ilk olma niteliği taşıyor. Bu mimari planın günümüze kadar korunarak gelmiş olması da büyük bir önem arz ediyor” dedi. Çayır, yapıda kullanılan ısıtma sisteminin Romalıların geliştirdiği Hipokaust (hypocaustum) sistemi olduğunu belirtti. “Soğukluk, ılıklık ve sıcaklık olarak adlandırdığımız bölümler, tam bir sistem ve planlı mühendislik ile günümüze ulaşmış durumda. Bu nedenle hamamın gerçekten özel ve önemli bir yapı olduğunu söyleyebiliriz” diyen Çayır, hamamın doğu-batı ekseninde uzanan kesme taş örgülü duvarlarının kireçtaşı ve bazalt bloklarla inşa edildiğini açıkladı. Çayır, bu mimarinin, dönemin inşaat tekniklerine somut kanıtlar sunmasının yanı sıra bölgedeki sosyal yaşamı, su kültürünü ve halk sağlığına verilen değeri anlamak için de paha biçilmez bir örnek olduğunu sözlerine ekledi.