Bireysel psikoloji ekolünün kurucusu olan tanınmış Avusturyalı psikiyatrist Alfred Adler, kişilik gelişiminde doğum sırasının rolünü öne süren ilk düşünürler arasında yer almaktadır. Adler’in teorisine göre, bir çocuğun aile içindeki doğum sırası, ona belirli sosyal roller yükler. Bu roller, zamanla bireyin davranış kalıplarını, kendine olan güvenini ve genel yaşam algısını biçimlendirir.
1. ÇOCUK (İLK DOĞAN)
GENEL ÖZELLİKLER:
Liderlik vasıfları taşır
Yüksek sorumluluk bilincine sahiptir
Otorite figürlerine saygı duyar
Başarıya odaklanma eğilimindedir
Yeni bir kardeş gelene dek ailenin “hükümdarı” olma hissiyatını yaşar
ADLER’E GÖRE AÇIKLAMA:
Ailenin ilk çocuğu, yaşamının başlangıcında anne ve babasının bölünmemiş ilgisinin keyfini sürer. Fakat ikinci bir kardeşin doğumuyla bu ilgi paylaşılmak zorunda kalır. Adler, bu durumu ilk çocuğun yaşadığı bir “tahttan indirilme” hissi olarak tanımlar. Bu deneyim, bazı büyük çocukların daha otoriter bir tutum sergilemesine, aşırı sorumluluk üstlenmesine ya da kıskançlık gibi hisler beslemesine yol açabilir.
2. ÇOCUK (ORTANCA ÇOCUK YA DA İKİNCİ DOĞAN)
GENEL ÖZELLİKLER:
Rekabetçi bir yapıya sahiptir
Değişime kolay adapte olur
Genellikle barışçıl ve uzlaşmacıdır
İnsan ilişkilerinde yeteneklidir
Sürekli bir “kendini kanıtlama” çabası içindedir
ADLER’E GÖRE AÇIKLAMA:
Ortanca çocuk, kendinden büyük olan kardeşine yetişme gayreti içinde bir gelişim süreci geçirir. Bu durum, onun rekabet duygusunu ve çevresine karşı farkındalığını artırır. Sıklıkla aile içinde denge kurucu bir rol oynar ve daha bağımsız bir karaktere sahip olabilir. Büyük çocuğun hissettiği baskıyı yaşamadığı için gelişim süreci daha esnek ve rahat olabilir.
3. ÇOCUK (EN KÜÇÜK ÇOCUK)
GENEL ÖZELLİKLER:
İlginin merkezinde olmaktan hoşlanır
Yaratıcı ve neşeli bir mizaca sahiptir
Zaman zaman şımartılmaya meyilli olabilir
Kendine güveni oldukça gelişmiş olabilir
Risk almaktan çekinmez
ADLER’E GÖRE AÇIKLAMA:
Ailenin en son doğan üyesi, çoğu zaman “evin neşesi” veya “maskotu” olarak kabul edilir. Anne-baba ve kardeşlerinden yoğun ilgi görmesi, onda özel olduğu hissiyatını pekiştirir. Adler’e göre bu yoğun ilgi, bazı küçük çocuklarda başkalarına bağımlı ve pasif bir yapı oluştururken, bazılarında ise ileri düzeyde bir özgüven ve sosyal zekânın gelişmesine zemin hazırlayabilir. Genel eğilimleri, dikkatleri kendi üzerlerine çekmek yönündedir.