Güney Kafkasya’da Yeni Bir Düzen Arayışı
Güney Kafkasya’da, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yeni bir düzenin kurulup kurulamayacağı konusu, bölgedeki ve küresel siyasetteki en önemli gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Ancak bu hassas bölgenin geleceği, yalnızca bu iki ülkenin adımlarına değil, aynı zamanda çok sayıda küresel aktörün stratejilerine de sıkı sıkıya bağlıdır.
Tarihi Görüşme ve Zengezur Koridoru’nun Önemi
Geçtiğimiz hafta, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Birleşik Arap Emirlikleri’nde aracısız ve doğrudan bir görüşme gerçekleştirdi. Bu, iki lider arasında gerçekleşen ilk doğrudan temas olması açısından tarihi bir nitelik taşıyor ve bu formatta görüşmelere devam etme kararı alındı. Müzakerelerin merkezinde yalnızca sınır güvenliği değil, aynı zamanda Azerbaycan ana karası ile Nahçıvan Özerk Bölgesi’ni birbirine bağlayacak olan ve stratejik öneme sahip Zengezur Koridoru üzerinden kara ve demiryolu bağlantısının kurulması da yer alıyor. Bu bağlantının hayata geçmesi, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkileri daha da güçlendirecektir.
Koridorun Jeopolitik Konumu
Ermenistan topraklarında yer alan ve Azerbaycan ile Nahçıvan’ı ayıran bu bölge, güneyden İran ile sınır komşusudur. Bu dar koridor, İran’ın Türkiye ve Azerbaycan’a bağımlı kalmadan kuzeye açılan tek kapısı konumundadır. Bu nedenle, Zengezur Koridoru’nun denetimi, bölgedeki tüm ülkeler için hayati bir önem taşımaktadır.
Büyük Güçlerin Kafkasya Satrancı
Rusya yönetimi, Azerbaycan-Ermenistan müzakerelerinden memnuniyet duyduğunu belirtse de (Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov bu konuyu tek cümlelik bir yanıtla geçiştirmişti), Moskova’nın gelişmelerden endişe duyduğu aşikardır. Rusya’nın Ukrayna’daki savaşa odaklanması, Azerbaycan’ın Karabağ’ın tamamını geri almasına olanak tanımış ve Moskova’nın bölgedeki geleneksel hakem rolünü zayıflatmıştır. Mevcut görüşmeler “hakemsiz” olarak nitelense de perde arkasında Avrupa Birliği ve ABD‘nin etkin bir rol oynadığı görülmektedir.
ABD’den Gelen Tartışmalı Teklif
Durumu daha da karmaşık hale getiren bir gelişme ise, Amerikan yayın organlarında yer alan iddialardır. Bu iddialara göre, eski Trump yönetimi, Zengezur Koridoru’nun idaresinin bir ABD firmasına devredilmesini teklif etmiştir. Rusya’nın “arka bahçesi” ve İran’ın “nefes borusu” olarak görülen bu stratejik noktada bir Amerikan varlığı, ne Moskova’nın ne de Tahran’ın kabul edebileceği bir senaryodur. Bu gelişmeler, Rusya’nın Ukrayna’da, İran’ın ise İsrail ile yaşadığı gerilimler nedeniyle güç kaybettiği bir dönemde yaşanmaktadır.
Paşinyan’ın İç Siyasetteki Kırılgan Konumu
Ancak bu durum, Rusya’nın Güney Kafkasya’da tamamen etkisiz kaldığı anlamına gelmemektedir. Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın kamuoyu desteğinin yüzde 10’lar seviyesine gerilemiş olması, en büyük kırılganlıklardan biridir. Bu düşüşün temel nedenleri arasında Karabağ’ın 2023’te tamamen kaybedilmesi, 100 binden fazla Karabağ Ermenisinin göçmen durumuna düşmesi ve Erivan’ın bu süreçte somut bir kazanım elde edememesi bulunmaktadır. Bu durum, Ermenistan’daki milliyetçi hareketlerin hükümet karşıtı faaliyetleri için uygun bir zemin hazırlamaktadır. Paşinyan yönetimi ise bu muhalif güçleri bastırmaya çalışmaktadır; geçtiğimiz hafta radikal milliyetçi Taşnaksütyun Partisi üyesi yedi kişi terör eylemi hazırlığı suçlamasıyla tutuklanmıştır.
Haziran ayında yapılacak parlamento seçimleri yaklaşırken, Paşinyan’ın halkına “bazı tavizler verdik ama karşılığında şunları kazandık” diyebileceği bir başarı hikayesi sunamaması, hem kendi siyasi geleceğini hem de Güney Kafkasya’da kurulmaya çalışılan yeni düzeni tehlikeye atabilir. Önümüzdeki bir yılın, Baltık ülkelerinden başlayıp Güney Kafkasya ve Hazar’a uzanan hat boyunca yeni gerilimlere sahne olması beklenmektedir.