DEM Parti Eş Başkanı Hatimoğulları’ndan İktidara Çağrı: ‘Baskı Dalgası Durmalı, Barışa Yol Açılmalı’

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin düzenlediği grup toplantısında kürsüye çıkarak güncel siyasi gelişmelere ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

Hatimoğulları, özellikle belediyelerine yönelik sürdürülen operasyonları eleştirerek şu ifadelerle tepkisini ortaya koydu:

“Demokrasinin tüm Türkiye’ye yayılması herkes için bir soluk olacak ve barış beklentilerini güçlendirecektir. Bu nedenle politik baskılara bir son verilmelidir. Eğer mesele yolsuzlukla mücadeleyse, gelin bağımsız komisyonlar kuralım. Bu komisyonlar, kayyım atananlar dahil bütün belediyeleri ve yapılan kamu ihalelerini incelesin. Bundan daha açık bir teklif olabilir mi?”

“TUTUKLU BAŞKANLAR DERHAL BIRAKILMALI”

Konuşmasının devamında Hatimoğulları, şu noktalara dikkat çekti:

“Ülkedeki siyasi tansiyon, rekabetin ötesine geçerek toplumu kutuplaştıran bir hal almıştır. Bugün, bir hesaplaşma zamanı değil, aksine toplumsal uzlaşıyı ve demokratik iş birliğini güçlendirme vaktidir. Muhalif belediyelere yönelik bu baskı dalgası derhal durdurulmalıdır. Halen gözaltında olan ya da geçmişte tutuklanan tüm belediye başkanlarının özgürlüğüne kavuşması elzemdir. Türkiye’nin başka bir yolu bulunmamaktadır. Eğer barıştan, demokrasiden ve özgürlüklerden bahsediyorsak, bu değerlerin somutlaşması zorunludur.”

‘SİLAH BIRAKMA’ VURGUSU

Terör örgütü PKK’nin bu hafta içinde yapması beklenen “silah bırakma töreni” konusuna da değinen Hatimoğulları, bu gelişmenin önemini şu sözlerle anlattı:

“Demokratik bir toplum ve barış yolunda en hayati haftalardan birini yaşıyoruz. Gelecek asrın gidişatını belirleyecek tarihi bir dönemece geldik. Bu an, hepimizin hasretini çektiği barışın kutlaması olacaktır. Bu önemli ana gazeteciler, siyasi oluşumlar, emek ve demokrasi platformları ile kadın hareketleri tanıklık edecektir. Bu tarihi gelişme bir tarafın zaferi veya mağlubiyeti, bir kazanım ya da kayıp meselesi değildir. Bu, 86 milyonluk nüfusun tamamının ortak ve tarihi bir kazanımıdır. Türkiye’de barışın güvencesi; demokratik bir devlet yapısı ile halkların ve inançların birbirleriyle olan münasebetlerinin eşitlik ilkesiyle yeniden düzenlenmesidir.

Barışa çok yakınız. Bu barışı demokratik bir temelde kurup kalıcı hale getirmeliyiz. Bizler, dar çıkarlar peşinde koşan izleyiciler değil, barış ortamını inşa eden aktörler olmak zorundayız. Demokrasinin ve barışın önü açıktır. Yeter ki inanmaktan ve mücadele etmekten geri durmayalım. Yeter ki bu hafta yaşanacak silahların bırakılması töreni ve devamındaki dönemde, ülkeyi kalıcı bir barışa kavuşturacak elle tutulur adımlar atılsın.”