Anayasa Komisyonu Başkanı ve AKP’nin Antalya Milletvekili olan Serap Yazıcı Özbudun, TBMM’de gerçekleştirdiği bir basın toplantısıyla gündemdeki konulara açıklık getirdi. Özbudun, toplantıda CHP’li milletvekillerine ait dokunulmazlık fezlekeleri ve kendisinin Gelecek Partisi’nden AKP’ye geçişi hakkındaki soruları cevapladı.
Özbudun, açıklamalarına şu sözlerle başladı:
“Bu basın toplantısını yapmamın mühim bir sebebi bulunmaktadır. Bu sebep, CHP’nin üst düzey yöneticilerinin dünden itibaren kasıtlı olarak kamuoyunu yanıltarak şahsımı hedef alması ve bu yolla suni bir mağduriyet algısı oluşturma çabalarıdır. 3 Temmuz tarihinde, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır imzasıyla Anayasa Komisyonumuza bir başvuru ulaştı. Dilekçenin başlığı Karma Komisyona yönelik yazılmıştı. Bu dilekçeye yanıt verme yetkisi ve sorumluluğu, Anayasa Komisyonu Başkanı olarak şahsıma aittir. Sayın Başarır, dilekçesinde 28. Dönem CHP milletvekilleri hakkında kaç adet tezkere olduğunu ve bu tezkerelerin konularını öğrenmek istediklerini belirtmiş. Benim yerimde başka birisi olsaydı bu dilekçeyi bekletebilir, sümenaltı edebilirdi. Fakat ben her zaman Anayasa’nın üstünlüğünü gözeten bir tutum ve davranış içindeyim. Bu nedenle derhal dilekçeyle ilgili bilgi talep ettim. Netice olarak, aynı gün içerisinde bu dosyayı imzalayarak usulüne uygun bir şekilde Ali Mahir Başarır’a ilettim.”
“KARMA KOMİSYON BAŞKANI’NIN TEZKERE HAZIRLAMA YETKİSİ YOKTUR”
Buna karşılık, Ali Mahir Başarır ve ekibinin, kendisinin 61 CHP’li vekil hakkında tezkere hazırladığı ve dokunulmazlıklarını kaldırmayı amaçladığı yönünde haberler yayarak bir linç kampanyası organize ettiğini öne sürdü. “Karma Komisyon Başkanı’nın tezkere hazırlamak gibi bir yetkisi mevcut değildir. Karma Komisyon Başkanı’nın dokunulmazlıkları kaldırma gibi bir yetkisi de bulunmaz. Karma Komisyon Başkanı, bir hazırlık komisyonu teşkil eder ve bu komisyona tüzük gereği bir ay süre verilir. Bu süre zarfında bir rapor hazırlanır, bu rapor Genel Kurul’a sevk edilir ve oylamaya sunulur. Oylamanın neticesine göre dokunulmazlıklar ya kaldırılır ya da kaldırılmaz. Hakkımda yürüttükleri bu iftira ve yalan kampanyasıyla bir mağduriyet algısı oluşturarak halk nezdinde itibar sağlamaya çalışıyorlar. Buradan onlara sesleniyorum; senelerdir aynı yalan siyasetini devam ettiriyorlar ve bu siyasetle halkın gönlünde yer edinemiyorlar. Anlaşılan o ki, yıllardır hasretini çektikleri iktidar makamlarına ulaşmanın farklı yolları olmalı. Onlara tavsiyem, dürüst, ahlaklı ve vicdanlı bir siyaset takip etmeleridir. İddia ettikleri gibi bir olay kesinlikle söz konusu değildir.”
“BEN SIRADAN BİR SİYASETÇİ DEĞİLİM, BİR ANAYASA HUKUKU PROFESÖRÜYÜM”
Bir gazetecinin, “Siz CHP listelerinden seçime katılarak milletvekili seçildiniz fakat sonrasında AK Parti’ye geçtiniz. Bu durum, CHP’li seçmenler nezdinde size karşı bir tepki oluşturdu. Bahsettiğiniz linç kampanyasının bir kısmı bu durumun bir neticesi olabilir mi? CHP seçmenleriyle bir temasınız oldu mu?” sorusuna Özbudun, şu cevabı verdi:
“Ben CHP’li seçmenin desteğini alırken bu desteği bir CHP’li olarak almadım. Biz Altılı Masa’nın bir bileşeniydik ve o ittifakın bir mensubu olarak aday gösterildim. Orada gece gündüz demeden, hatta bazı CHP’li adaylardan daha fazla alın teri dökerek mücadele ettim. Hatta Antalya’daki CHP teşkilatından bazı üyeler, bu özverili çalışmalarım sebebiyle bana bizzat teşekkürlerini ilettiler. Aldığım oylar, alın terimle kazandığım oylardır. Ben seçmenlerimi hayal kırıklığına uğratmadım. Onlara bu kampanya esnasında ne vaat ettiysem, aynı vaatlerin arkasındayım. Ben herhangi bir siyasetçi değilim. Ben bir anayasa hukuku profesörüyüm. Akademisyenken neyi savunduysam, siyasetçiyken de onu savundum. Savunduğum ilkeler demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının güvence altına alınmasıyla ilgilidir. Gelecek Partisi’ndeyken de, seçim kampanyasında da ve bugün AK Parti milletvekili olarak da aynı görüşleri savunuyorum. Eğer bu durumu ahlak dışı bir davranış olarak nitelendiriyorsak, o zaman CHP’lilere şu soruyu yöneltmek isterim; peki İYİ Parti listelerinden Antalya’dan milletvekili seçilen Aykut Kaya’yı neden CHP’ye dahil ettiler?”
“AKP’YE GEÇMEMLE PARLAMENTARİZME DAİR GÖRÜŞLERİM DEĞİŞMEDİ”
Özbudun, gazetecilerin, “İki muhalefet partisi arasında bir transfer söz konusu. Her iki parti de parlamenter sisteme geçiş yönünde bir irade sergiliyor. Bir anayasa hukukçusu olarak, Türkiye’nin mevcut durumunu hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu bir rejim olarak tanımlıyor musunuz? Bu bağlamda, milletvekili olduğunuz ilin belediye başkanının tutuklanmasını, yani tutuklu yargılamanın bir kural haline gelmesini ne ölçüde hukuki buluyorsunuz?” şeklindeki sorularına ise şu şekilde yanıt verdi:
“Her zaman başkanlık sistemine karşı parlamenterizmi savundum. Ayrıca, Altılı Masa’nın güçlendirilmiş parlamenter sistem tezinin özünü de benim kaleme aldığım rapor oluşturur. Fikirlerimin arkasındayım ve bu fikirlerimi değiştirmedim. AKP’ye geçmiş olmamla parlamenterizme ilişkin görüşlerim değişmedi. Bu bir suçlama konusu yapılamaz. Benim AKP’ye geçişimin başka nedenleri var. Dünyanın içinden geçtiği konjonktürde uluslararası ilişkilerin ne kadar önemli olduğu ve bu çerçevede Trump’ın başkan seçilmesiyle birlikte yaşadığımız coğrafyadaki dengelerin kritik hale gelmesi bu nedenlerdendir. Bu süreçte, cumhurbaşkanlığı makamında uzun yıllar tecrübe biriktirmiş olan Tayyip Erdoğan’ın o makamda bulunmasının daha doğru olacağına kanaat getirdim.”
“HUKUKA AYKIRI BİR DURUM VARSA, HAKİM DE GEREKLİ SORUMLULUĞU ALACAKTIR”
“Tutukluluğun belirli koşulları vardır. Şayet delil karartma ihtimali ya da sanığın kaçma ihtimali mevcutsa, o zaman hakim bu kararı verebilir. Bir akademisyen olarak, tutukluluğun ceza yerine geçen bir önlem şeklinde uygulanmasına her zaman karşı çıktım ve şu anda da karşı çıkıyorum. Fakat bahsettiğiniz dosya hakkında benim bir bilgim yok. Türkiye kamuoyunun çok ciddi bir problemi var; herhangi bir ceza davası başladığında, bilen bilmeyen, dosyayı okuyan okumayan herkes fikir beyan etmeye başlıyor. Ben şu anda siyaset yaparken de mesleki prensiplerimden feragat edecek değilim. O dosyaları okumadım, okumak benim görevim değil. Dolayısıyla, hukuka aykırı bir durum varsa, hakim de bunun getireceği sorumluluğu taşıyacaktır.”
“ŞAHSİ TERCİHİM DÖNEM SONUNA BIRAKILMASI YÖNÜNDE”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de aralarında bulunduğu milletvekillerine yönelik fezlekelerin ne zaman işleme konulacağına dair bir soruya ise Özbudun, “Bana iletilmiş herhangi bir ‘talimat’ ya da talimat benzeri bir ifade bulunmuyor. Netice itibarıyla, bu konuların dönem sonuna bırakılması yönündeki teamülün devam etmesinden yana bir görüşe sahibim. Ancak bu konuda nihai kararı Karma Komisyon verecektir. Ben o komisyonun başkanıyım ve benim bir oy hakkım var. Kendi tercihim bu yönde olsa da, sürecin nasıl şekilleneceğini şu anda öngöremem” şeklinde konuştu.
NE OLMUŞTU?
Sürecin arka planında, CHP’li 61 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasını talep eden 240 fezlekelik bir tezkerenin TBMM’ye sunulması yer alıyordu. Gökhan Günaydın’ın kamuoyuyla paylaştığı belgede, CHP listelerinden seçildikten sonra AKP’ye katılan Serap Yazıcı Özbudun’un imzasının olması kamuoyunda tepkilere neden olmuştu.