1915’ten Günümüze: İstanbul Sultanisi Ruhundan İTÜ’ye Tarihsel Değişim ve Anlam Arayışı

Çanakkale Cephesindeki Kahramanlar: İstanbul Sultanisi’nin 50 Gönüllü Talebesi

Çanakkale Savaşı’nın patlak vermesiyle, bugün İstanbul Erkek Lisesi olarak bilinen İstanbul Sultanisi‘nden 50 öğrenci, vatanlarını müdafaa etmek amacıyla gönüllü olarak cepheye koştu. Ne yazık ki, 19 Mayıs gecesi Anzak birliklerine karşı gerçekleştirilen çetin taarruz sırasında, bu 50 kahraman talebenin tamamı Kabatepe‘de şehit düştü.

Bu gençler, vatanın geleceği için büyük bir önem taşıyorlardı. Onları harekete geçiren temel motivasyon, içlerindeki şehadet arzusu ve özgür olmadan Müslüman olunamayacağı bilinciydi. Vatan savunması ve İ’la-yi Kelimetullah gibi ulvi gayelerle çıktıkları bu yolda, şehitlik onlar için bir endişe kaynağı değil, bir onur vesilesiydi.

Şehitlik Makamı ve Kurucu Değerler

Kur’an-ı Kerim’de “şehit” kavramı, farklı formlarda toplam elli yedi kez zikredilerek bu makamın yüceliği vurgulanır. Şehitlik, varlığını ilahi ayetlere dayandıran kutsal bir mertebedir. Dolayısıyla, Allah’ın ayetlerine sarsılmaz bir iman duymayan birinin, İstanbul Sultanisi’ndeki o gençler gibi bile isteye ve sevinçle şehadete koşması mümkün değildir.

Bu bağlamda, ilk İslam Devleti’nden Selçuklu’ya, Osmanlı’dan bugünkü cennet vatana kadar varlığımızı borçlu olduğumuz en büyük itici gücün Allah’ın ayetleri olduğunu anlamak gerekir. Ancak günümüzde, bu vatanın kuruluş felsefesinin temelindeki İslam’ı görmezden gelen ve varoluşsal köklerimize zarar vermeye çalışan akımlara şahit oluyoruz. Ülkenin kuruluş dinamiklerini ve atalarımızın o coşkulu savunmalarının ardındaki manevi kaynağı bilmeyenler, ortak geleceğimize katkı sunamadıkları gibi İstanbul Sultanisi‘nin manevi mirasının da vebalini taşımaktadırlar.

En’âm Suresi ve İTÜ Mezuniyetindeki Yankısı

İstanbul Sultanisi’ndeki talebeleri motive eden en önemli ayetlerden biri, En’âm Suresi’nin 162. ayetiydi. Bu ayet, ölümün ancak Allah için olabileceğini bildirir.

De ki: “Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’am/162)

Bu sebeple, yakın zamanda bir İTÜ mezuniyet programı sırasında bu ayetin yazılı olduğu bir pankartı engellemek için öne atlayanların ve LGBT bayraklarını dalgalandıranların güdüleri, tarihsel bir kopuşun göstergesi olarak değerlendirilebilir.

İstanbul Sultanisi’nden İTÜ’ye: Anlaşılması Gereken Dikey Geçiş

Evet, dünya büyük bir değişim geçirdi. Fakat İstanbul Sultanisi’nden İTÜ’ye yaşanan bu keskin kültürel ve manevi geçişi açıklamak için ‘dünya çok değişti’ gibi basit bir cevap yeterli değildir. Değişmeyen tek gerçek, O’na kul olabilme ve bu kulluğun gerektirdiği şartları koruma sorumluluğudur. Bu sorumluluk, bezm-i elest‘te verilen sözün değiştirilemez bir maddesidir.

Bu idrake yeniden ulaşmak; sosyoloji, ahlak, eğitim, tarih bilinci, medeniyet tasavvuru ve aile yapısını kapsayan çok boyutlu bir zihinsel devrimi zorunlu kılmaktadır. Gelecek tasavvurumuzu doğrudan etkileyen bu durumun düzeltilmesi için İslam’dan ilham alan zihinsel bir devrimin varlığı kaçınılmazdır.

Varoluş Mücadelemizin Geleceği

1915 yılında İstanbul Sultanisi’ndeki gençlerin ruhunu harekete geçiren motivasyon ile 2025 yılına yaklaşırken İTÜ mezuniyetindeki gençleri harekete geçiren motivasyon arasında devasa bir fark bulunmaktadır. Bu farkın büyüklüğü, millet olarak varoluş mücadelemizin sonucunu doğrudan belirleyecektir. Çünkü mezuniyet programında engellenmek istenen yalnızca bir ayet değil, aynı zamanda bu vatanı her zorlukta yeniden ayağa kaldıran Anadolu Ruhu‘dur.