Ukrayna ile savaşın sürdüğü bir dönemde, eski Rusya Ulaştırma Bakanı Roman Starovoit’in vefatı ülkede derin bir şok etkisi yarattı. Pazartesi günü görevinden azledilmesinin üzerinden yalnızca birkaç saat geçmişken, Starovoit’in cansız bedenine ulaşıldı. 53 yaşındaki eski bakanın, aracında kendini vurarak yaşamına son verdiği düşünülse de, ölümünün kesin zamanı henüz netlik kazanmadı.
Bu durumun intihar olarak teyit edilmesi halinde Starovoit, son 30 yılı aşkın süredir kendi canına kıyan ilk Rus bakan olarak kayıtlara geçecek. En son 1991 yılında, dönemin İçişleri Bakanı Boris Pugo, Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’a yönelik başarısız darbe girişimindeki rolünün ardından intihar etmişti.
Fakat Starovoit’in durumu, daha ziyade başka bir Sovyet İçişleri Bakanı olan Nikolay Şelokov’un hikayesini andırıyor. Şelokov da görevinden azledilmesini takiben yolsuzluk, hırsızlık ve görevi suistimalle itham edilmiş ve 1984 yılında, devlet tarafından kendisine verilen tüm rütbelerin sökülmesinin ardından yaşamına son vermişti.
Starovoit, bir yılı aşkın bir süre boyunca Rusya Ulaştırma Bakanlığı görevini yürütmüştü. Bundan evvel ise beş yıldan fazla bir zaman Kursk bölgesinin valisi olarak hizmet vermişti. Valilikten ayrılmasından kısa bir süre sonra, Ağustos 2024’te Ukrayna’nın ani bir taarruzla bölgenin bir kısmını ele geçirmesiyle kritik bir süreç yaşandı. Rus ordusunun Kursk’taki tüm Ukrayna birliklerini bölgeden tamamen temizlemesi yaklaşık sekiz ayını aldı.
Nisan ayında Starovoit’in eski yardımcısı Aleksey Smirnov, Kursk Valiliği görevine getirildi. Ancak bu atamadan sadece birkaç hafta sonra Smirnov, savunma bütçesinden bir milyar ruble (yaklaşık 513 milyon lira) zimmetine geçirmekle suçlanarak gözaltına alındı. Bu gelişmelerin ardından Starovoit’in, hayatının son aylarını büyük bir endişe içinde geçirdiği düşünülüyor.
Buna rağmen, kendisinin azledildiğini bildiren Kremlin kararnamesinde, Rusya’da yolsuzluğa bulaşan ve ciddi sonuçlarla yüzleşen yetkililer için yaygın olarak başvurulan “güven kaybı” ibaresine yer verilmemiş olması dikkat çekiciydi.
Rus adalet sisteminde, tutuklanan kişilerin üstleri aleyhinde tanıklık yapması sık rastlanan bir durumdur. Genellikle yetkililer, nüfuzlu çevrelerinin kendilerini koruyacağı beklentisiyle tutuklanmayı bekler ya da ülkeden kaçmayı tercih eder. Nitekim Rus Kommersant gazetesi ve RBC haber ajansının bildirdiğine göre, Starovoit hakkında bir ceza davası hazırlanıyordu. Kommersant’ın iddiasına göre, eski yardımcısı Smirnov’un da Starovoit’e karşı ifade verdiği belirtiliyordu.
Son on yıl içinde Rusya’da pek çok yetkili, dolandırıcılık ve zimmet suçlamalarıyla tutuklanmış olsa da, özellikle geçen yıldan bu yana savunma harcamalarıyla bağlantılı davalarda belirgin bir artış gözlemleniyor. Bu duruma en çarpıcı örneklerden biri, Temmuz ayı başında eski Savunma Bakan Yardımcısı Timur İvanov’un zimmete para geçirme ve kara para aklama suçlarından 13 yıl hapse mahkum edildiği büyük ses getiren davaydı.
Starovoit’in vefatı, tutuklanma tehlikesiyle karşı karşıya olan üst düzey yetkililer arasındaki giderek büyüyen paniği açıkça gözler önüne seriyor. Bu yetkililer, Rusya’da bu tür davalarda beraat ihtimalinin çok düşük olduğunun ve hapishane koşullarının ne denli elverişsiz olduğunun bilincindedir.
Ölümünü çevreleyen gizemli atmosfer, aynı zamanda yetkililerin tutuklanma ve infaz edilme endişesiyle intihara sürüklendiği Stalin dönemindeki tasfiyelere de bir gönderme niteliği taşıyor.
Ukrayna’nın Kursk bölgesinin bir bölümünü işgal etmesi, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in itibarına büyük bir darbe vurmuştu ve bu durumun bir bedeli olmalıydı. Yanıt bekleyen soru ise faturanın generallere mi yoksa sivil yöneticilere mi kesileceğiydi. Anlaşılan o ki, sistem cezalandırılacak taraf olarak sivil bürokrasiyi seçti ve Roman Starovoit, kendisini doğduğu toprakların işgalinin baş sorumlusu olarak buldu.