Trump’ın ‘Önce Amerika’ Stratejisi Dünyayı Yeni Bir Soğuk Savaş’a mı Sürüklüyor?

‘Önce Amerika’ Doktrini ve Yeni Küresel Düzen

ABD Başkanı Donald Trump, göreve başlamasının ardından Amerikan çıkarlarını merkeze alan ‘Önce Amerika’ doktrinini hızla yeniden devreye soktu. Bu yaklaşım, ABD’nin küresel siyasette ‘tek taraflı’ hareket etme, kendi çıkarlarını dayatan pazarlıklara girme ve uluslararası sistemin kısıtlamalarını göz ardı etme gibi ‘Vahşi Batı’ tarzı pratikleri benimsiyor.

Uluslararası ilişkiler uzmanı Stephen Schlesinger, Trump’ın bu tutumunu sert bir dille eleştiriyor:

Trump için, yaptırım uygulama yeteneği dışında BM, esasen bir yan kuruluştur. Bu kuralsızlık, ‘BM Sözleşmesi’ne açıkça meydan okuyarak Grönland’ı ele geçirmek, ABD birliklerini Panama Kanalı’na göndermek, Kanada’yı 51. eyalet yapmak ya da Gazze’yi Amerikan turizm endüstrisi adına ele geçirmek’ gibi radikal görüşleri kamuoyu önünde pervasızca savunmasına olanak tanıyor.

Trump’ın söylemleri, bu dönemde hızla somut adımlara dönüştü. Göreve geldiği ilk günlerden itibaren attığı adımlar arasında şunlar yer alıyor:

  • 20 Ocak 2025: Yürütme emriyle ABD’yi Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ) resmen çekti.
  • 20 Ocak 2025:Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararını imzaladı.
  • 3 Şubat 2025:BM İnsan Hakları Konseyi’ne (UNHRC) katılımı sona erdirme kararı aldı.
  • UNESCO üyeliğini gözden geçirmek üzere 90 günlük bir inceleme süreci başlattı.

Başkan Trump, Oval Ofis’te başkanlık kararnamelerini imzalıyor, 20 Ocak 2025.

Uluslararası Kriz Grubu’nun BM Direktörü Richard Gowan, durumu “Trump, şu anda ABD’yi, BM sisteminin bazı parçalarından bilinçli şekilde ayırıyor ve nerede duracağı henüz belli değil” sözleriyle özetliyor. Gowan’a göre, üst düzey bir BM danışmanı bu süreci ‘Milletler Cemiyeti’nin 1930’lardaki çöküşüyle’ karşılaştırıyor ve ABD’nin BM sisteminden tamamen çekilme riskinin arttığını belirtiyor.

Küresel Kurumların Yeniden Dizaynı

Trump yönetiminin asıl hedefi uluslararası arenadan çekilmek değil, küresel kurumları Amerikan çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırmak. Bu çabanın en belirgin olduğu yer ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK).

BM Güvenlik Konseyi’nde Reform Arayışı

ABD’li diplomatlar, veto hakkı olmaksızın bazı ülkelere daimi üyelik verilmesini öngören ‘iki katmanlı üyelik’ modelini tartışıyor. Bu model, Hindistan, Brezilya, Almanya ve Japonya gibi G4 ülkelerini daimi üye yapmayı hedeflerken, veto hakkını mevcut beş daimi üyede tutmayı planlıyor. Ancak bu durumun ‘ikinci sınıf üyeler’ yaratacağı ve uzun vadede Moskova ile Pekin‘in konumunu tehdit edeceği düşünülüyor.

Image

Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, BMGK, 22 Ocak 2024

Diğer Uluslararası Kurumlar Hedefte

Trump yönetimi, IMF ve Dünya Bankası gibi kurumları da revize etmeyi hedefliyor. Hazine Bakanı Scott Bessent, bu kurumların ‘asıl görevlerinden saptığını’ ve iklim değişikliği gibi konularla ‘aşırı meşgul olduğunu’ belirterek, ‘ABD ve müttefiklerine daha iyi hizmet edecek’ bir yapılandırma sözü verdi. Ayrıca, Nisan ayında neredeyse tüm ülkelere yüzde 10 ithalat vergisi uygulanması, kurallara dayalı küresel ticaret sistemine açık bir meydan okuma olarak görülüyor.

BM Şartı Üzerindeki Güç Mücadelesi

Trump’ın en zorlu mücadelesi BM Şartı‘nı değiştirme konusunda yaşanıyor. Şart değişikliği, üye devletlerin üçte ikisinin ve beş daimi üyenin tamamının onayını gerektiriyor. Dış politika analisti Zachary Paikin‘e göre, “Washington yönetimi, tüm bu dirençlere rağmen karşı safta yer alan ülkelerde çatlaklar yaratma arayışında” ve Genel Kurul’da siyasi baskı kurmayı hedefliyor.

Image

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, New York, ABD

Eğer BMGK’daki kilitlenme aşılamazsa, ABD’nin güvenlik meseleleri için Konsey dışında ‘paralel bir yapı’ kurabileceği ve bunun uluslararası hukukun otoritesini sarsacağı endişesi dile getiriliyor. Bu yaklaşımın bir örneği, İsrail-Suudi Arabistan normalleşmesi karşılığında Riyad’a askeri ayrıcalıklar teklif edilmesidir.

Küresel Platformlar Yerine ‘Seçici’ İttifaklar

ABD, evrensel kurumlardaki zorluklar karşısında Quad (ABD, Japonya, Hindistan, Avustralya) ve AUKUS (ABD, Birleşik Krallık, Avustralya) gibi seçici ittifaklara yöneliyor. Dışişleri Bakanı Marco Rubio‘nun ilk adımı Quad zirvesini toplamak olmuş, bu da Çin’i çevrelemenin öncelik olduğunu göstermiştir. Ancak bu tek taraflı hamleler, müttefikler arasında da gerilim yaratıyor. Japonya ve Avustralya’nın NATO zirvesine katılmaması, bu gerilimin bir yansıması olarak görülüyor.

Image

ABD Savunma Bakan Yardımcısı Elbridge Colby

Buna rağmen Trump’ın sert politikaları kısa vadeli sonuçlar alabiliyor. Lahey’deki NATO zirvesinde, ittifak üyeleri GSYİH’nin yüzde 5’i oranında yeni bir savunma harcama hedefini kabul etmek zorunda kaldı.

Dünya Yeni Bir ‘Soğuk Savaş’ Eşiğinde

Trump’ın politikaları, özellikle Küresel Güney‘de büyük bir tepkiyle karşılanıyor. Dış yardımların 90 gün süreyle dondurulması, gelişmekte olan ülkelerde “stres, kaos, travma ve panik” yarattı. Bu durum, BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gibi alternatif platformların güçlenmesine neden oluyor. Temmuz 2025’teki 17. BRICS Zirvesi, ABD liderliğindeki finansal sisteme bağımlılığı azaltmaya odaklandı.

Image

17. BRICS Zirvesi, Rio de Janeiro, Brezilya

Uzmanlar, dünyanın yeni bir ‘Soğuk Savaş’ benzeri yapılaşmaya ve ‘paktlar mücadelesine’ sürüklendiği konusunda uyarıyor. Washington; Quad, AUKUS ve genişletilmiş NATO+ gibi ‘seçici kulüpler’ ile ilerlerken, Pekin ve Moskova da BRICS+ ve ŞİÖ gibi platformları güçlendiriyor. Bu ayrışma, BM gibi evrensel kurumları işlevsizleştirme riski taşıyor.

En Tehlikeli Senaryo

2025 ortalarında dünya, tehlikeli bir yol ayrımında duruyor. Trump yönetiminin baskı politikası devam ederse, BM içindeki bölünmeler artabilir, uluslararası hukuk zayıflayabilir ve küresel krizlere kolektif yanıtlar üretmek imkânsız hale gelebilir. Uluslararası hukuka dayalı çok taraflı bir irade gösterilmezse, dünya parçalanmış bir düzene doğru ilerleyecek ve ‘kurallara dayalı uluslararası sistem’ dağılma tehlikesiyle yüzleşecektir. Asıl soru, insanlığın bu sürecin sonunda neyle karşılaşacağıdır.