Mother Mother İstanbul’a Geliyor: 20. Yılını ‘Nostalgia’ ile Taçlandırıyor
Kaynak: Betül Memiş / Cnnturk.com
Kanadalı indie rock fenomeni Mother Mother, kabına sığmaz enerjisi ve kendine özgü dizeleriyle dünya çapında geniş bir hayran kitlesine sahip. Grup, 20. yılını kutladıkları 10. albümleri “Nostalgia”nın Avrupa turnesi kapsamında, 22 Temmuz’da BKM organizasyonuyla İstanbul, Maximum Uniq Açıkhava’da sahne alacak. Grup üyeleri şunlardır:
- Ryan Guldemond (vokal, gitar)
- Molly Guldemond (vokal, synth)
- Jasmin Parkin (vokal, klavye)
- Ali Siadat (davul)
- Mike Young (bas)
Parlophone ve Warner Records etiketini taşıyan yeni albümlerinden çıkan ilk tekli “Make Believe”, müzik eleştirmenlerince “müzikal ve estetik açıdan sınırları zorlayan” olarak nitelendirildi. Ryan Guldemond, albümle ilgili olarak, “Nostalgia’yı yaratırken amacımız, yaşlandıkça ve çok fazla numara öğrendikçe çoğu zaman ulaşılmaz hale gelen çocuksu bir yaratıcılığı somutlaştırmaktı” diyor.
İstanbul konseri öncesi, “Verbatim”, “Hayloft” ve “Wrecking Ball” gibi şarkılarıyla hafızalara kazınan grubun kurucusu, söz yazarı ve vokalisti Ryan Guldemond ile 20 yıllık geçmişlerini ve bugünlerini konuştuk. Konser öncesi ısınma turu için “Nostalgia” albümünden şu şarkıları dinleyebilirsiniz:
- “Love to Death”
- “On and On / song for Jasmin”
- “Little Mistake”
Sanat, Samimiyet ve 2024’ün ‘Z Raporu’
Sohbetimize Avusturyalı yazar Hermann Broch’un “Vergilius’un Ölümü” kitabındaki bir alıntıyla başlayalım: “Hiçbir şey gelmiyordu şairin elinden, hiçbir kötülüğün ortadan kaldırılmasına yardımcı olamıyordu; yalnızca dünyayı ihtişama boğup yücelttiğinde kulak veriliyordu ona, yoksa olduğu haliyle anlattığında değil. Sadece yalan, ünün ta kendisiydi.” Bu tanımdan yola çıkarak, 2024 yılı sizin için nasıl bir fotoğraf sunuyor?
Broch’un tarif ettiği üzere, 2024 bizim için bereketli bir yıl oldu; çünkü ne gerçeği süslemeye kalktık veya abarttık ne de “dünyayı ihtişama veya görkeme bürümeye” çalıştık. Tam da bunları seçmediğimiz için 2024 bereketliydi bizim için. Yazdıklarımız dünyayı her zaman olduğu gibi birebir tasvir etmese de kendi hakikatimizi sahici, özgün ve samimiyetle yansıtmaya çalışıyoruz -çoğu zaman bunun beraberinde getirdiği kaygıyı ve karmaşayı da kucaklayarak… Bizim tecrübemiz gösterdi ki, ruhun ızdırabına bir tahliye vanası olan şarkılar genelde dinleyicide en derin yankıyı uyandıranlardır. Başarımız ise dinleyicilerimizle insanî bir ortak zemin bulmamıza ve ortak hassasiyetlerimizin gerçek bir bağ kurmasına olanak tanımamıza dayanıyor.
‘Nostalgia’ Albümünün Doğuşu: Arşivden Gelen İlham
Müzik eleştirmenlerinin “Mother Mother müzikal ve estetik olarak sınırları zorlamaya devam ediyor, önümüzdeki 20 yıla selam çakıyor” dediği, sizin ise “çocuksu bir yaratıcılığı somutlaştırmaktı” diye tariflediğiniz 10. stüdyo albümünüz “Nostalgia”nın yaratıcı yolculuğu nasıl başladı?
Aslında her şey, geçen yıl çıkan son albümümüz “Grief Chapter”ın delüks versiyonu için birkaç şarkı yazıp prodüktörlüğünü yapmamızla başladı. Ama başladığımızda, adeta baraj kapağı açıldı; ‘deluxe versiyon’ bir albüme sığdırılamayacak kadar çok ilham ve yaratıcı enerji birikmişti. Bu yüzden o planı iptal edip rafa kaldırdık, bunun yerine baştan sona tam uzunlukta bir albüm yapmaya karar verdik. Sonuçta, arşivden altı şarkı seçtik; bazıları yirmi yıl öncesine kadar uzanıyordu, bunları altı yeni parçayla eşleştirdik. Tüm süreç son derece eğlenceli ve keyifliydi -gerçekten birlikte müzik yapmaktan mutlu olduğumuz bir zamandı.
Geçmiş ve Bugün Arasındaki Değişmeyen Duygu
“Nostalgia”yı yaratırken, geçmişle bugün arasında sizin için hiç değişmeyen -ya da tam tersine değişen- duygu neydi? Bu süreçte sizi tebessüm ettiren bir anınız var mı?
Yıllar geçse de azalmayan, hatta giderek yoğunlaşan duygu, yaratım sürecine duyduğumuz o dizginlenemez heyecan. Bu heyecan, coşku; yazarken her zaman çocuksu bir ruha geri dönmeye çalıştığımız, kafadan değil kalpten yaratmayı hedeflediğimiz için büyüyor. Asıl mutluluk da zaten burada yatıyor ve “Nostalgia”da şarkıları tam da bu prensibe dayanarak seçtik. Hâlâ beni gülümseten anlardan biri ise, albüm üzerinde aylarca çalıştıktan sonra, işitsel olarak yanlış ses yoluna girdiğimizi fark ettiğimiz o andı. Sonrasında tüm davulları, basları ve gitarların çoğunu yeniden yapmaya karar verdik; bu da kendimize çok daha fazla iş yükü çıkardı tabii. Bunu düşününce gülümsüyorum çünkü bu, daha fazla zaman ve kaynak harcamak anlamına gelse bile, kendimize sadık bir şey yaratma kararlılığımızı yansıtıyor.
Melodilerdeki İkilik: Karanlık Temalar ve Neşeli Müzik
Mother Mother’ın diskografisinde karanlık temaları neşeli melodilerle buluşturarak yarattığınız bir “ikilik” var. “Nostalgia”da en özel şarkı hangisi ve hikayesi nedir?
“On And On (Song For Jasmin)”, en yakın arkadaşım ve aynı zamanda grup arkadaşım Jasmin Parkin için yazıldı. İlişkimiz 20 yıl önce sevgili olarak başladı ve son 16 yıldır platonik bir arkadaşlık olarak devam ediyor. 2020’de Jasmin’in babası beklenmedik bir şekilde hayatını kaybetti ve bu haberi ona yüz yüze veren kişi de bendim. Bu deneyim ve ardından gelen yas ve keder dönemi çok sarsıcı ve dokunaklıydı benim için. Tüm bu duyguların içinde, bu şarkıyı özel dostluğumuza, Jasmin’e ve bir anlamda babası Denis’e bir saygı duruşu olarak yazdım.
Uyumsuzlar İçin Müzik: Grubun Felsefesi
Bir röportajınızda, “Biz uyumsuzlarız ve diğer uyumsuzlar için müzik yapıyoruz” diyorsunuz. Şarkılarınızdaki grotesk ve sembolik dili geliştirmek için beslendiğiniz edebi veya felsefi kaynaklar var mı?
İlahi, mitolojik ve sembolik bir kelime dağarcığına yakınlık duyuyor olsak da aslında belirli bir edebiyat ya da felsefe geleneğine derinlemesine hâkim değiliz. Bizim için şarkı sözü yazmak hâlâ masum ve alçakgönüllü bir uğraş olmaya devam ediyor. Süreç çoğu zaman -genellikle saçma- anlamsız seslerle, sözlerle -bir çeşit mırıldanmayla- başlıyor ve yavaş yavaş gerçek kelimelere, anlamlara dönüşüyor. Şarkı sözlerimizdeki sembolizm ve imgeler, edebi veya felsefi kaynaklara bilinçli bir gönderme yapmaktan ziyade, içgüdü ve oyunbazlıktan doğuyor.
Yaratıcılığın İyileştirici Gücü
Şarkılarınızdaki anksiyete ve mental temalar melodilerinizi dokunaklı kılıyor. Kendi hayatınızda bu duygularla başa çıkmak için bugün size en iyi ne geliyor?
Yaratıcılık; dürüst olmak gerekirse, en iyi antidepresan. Şarkı yazmak, şiir karalamak ya da fotoğraf çekmek ruhu kurtarıyor. Sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, şükran duygusunu pratiğe dökmek de çok önemli. Günlük tutmak, kafamdaki düşünceleri toparlamama çok yardımcı oluyor; sosyal medyadan uzak durmanın da iç huzurumu koruduğunu görüyorum. Tüm bunlar bir araya geldiğinde, kaygıyla başa çıkmama, kendimle ve hayatta olmanın büyüsüyle bağlantıda kalmama yardımcı oluyor.
TikTok Fenomeni: Eski Şarkıların Yeniden Keşfi
Genç kuşakların sizi TikTok’ta keşfetmesi ve “Hayloft” gibi eski şarkılarınızın viral olması nasıl bir deneyimdi?
Eski şarkılarımızın viral olması, başkasına ait bir filmi izlemek gibiydi. Çok gerçeküstüydü. Bunun en güzel yanlarından biri de müziğin -ya da genel olarak sanatın- sonsuz doğasını hatırlatması. Bugün bize eski gelen bir şey, bir başkası için yepyeni olabilir. Şu anda Marcus Aurelius’un “Meditations (Düşünceler)” kitabını okuyorum. 2000 yıl önce yazdığı günlük, tarihin en çok okunan kişisel gelişim kitaplarından biri hâline geldi. Bu, en hafif tabirle ölümünden sonra gelen bir başarıdır.
Dijital Çağda Sanat ve Müzisyenlere Tavsiyeler
Dijital çağda bir grup olarak var olmanın zorlukları neler ve genç müzisyenlere ne tavsiye edersiniz?
Sosyal medya muhtemelen günümüzün en büyük zorluğu; inanılmaz derecede zaman alıcı ve ruh emici. Enerjiyi tüketiyor. Gelecek vadeden sanatçılara tavsiyem: Önce sanatınıza odaklanın! İçinizi titreten şarkılar yazın. Sonra sosyal medya dünyasına size samimi gelen bir şekilde adım atın. Ruhunuzu sadece beğeniler veya sayılar için satmayın. Ve her şeyden önemlisi, hayranlarınızla gerçek bağlar kurun. Tek bir gerçek bağ, binlerce gönülsüz bağdan çok daha değerlidir.
20 Yıllık Serüven ve Geleceğe Bakış
Grubu üç kelimeyle tanımlasanız ne olurdu? Ve geçmişteki ile gelecekteki halinize ne söylerdiniz?
Eksantrik. İkilik. Değişkenlik. Genç halime şunu söylerdim: “Onları dinleme. İçgüdülerin doğru. İçgüdülerin bilettir.” Gelecekteki halime: “Teşekkür ederim.”
Bu 20 yıllık serüveni nasıl görüyorsunuz?
Artık sektörü çok daha iyi tanıyoruz. Birbirimizle nasıl iletişim kurduğumuz ve müziğe nasıl yaklaştığımız konusunda bile çok daha stratejik davranıyoruz. Başlangıçta yenilikçi olmak daha kolaydı; aynı zamanda çok daha vahşi olduğumuzu da düşünüyorum. Bence, her iki grup da -ilk ve şimdiki Mother Mother- birbirlerinden çok şey öğrenebilir. Biz de gençliğimizden çok şey öğreniyoruz.
İstanbul Heyecanı ve Fotoğraf Tutkusu
Bugünlerde size ne iyi geliyor?
Fotoğraf yürüyüşleri son zamanlarda günlerimin en güzel anlarından biri haline geldi. Sadece güzel, etkileyici veya görsel olarak ilgi çekici olanı aramak için yola çıkmanın çok güçlü bir yanı var. Beni doğrudan şimdiki zamana çekiyor. Avrupa’da turneye çıkmak bir fotoğrafçının rüyasıdır. Özellikle İstanbul’da fotoğraf çekmek için sabırsızlanıyorum.