15 Temmuz Gecesi Külliye Yolunda Bir Gazi
Enerji Bakanlığı’nda Başmüfettiş olarak görev yapan 15 Temmuz Gazisi Ahmet Çaykara, hain darbe girişimini televizyondan öğrendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a destek olmak amacıyla, Boğaziçi Köprüsü’nün FETÖ’cü teröristler tarafından kapatıldığı haberini alır almaz oğluyla birlikte sokağa çıktı. İlk başta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara’daki havalimanına geleceğini düşünerek o yöne gitmek istedi. Ancak yolların tıkalı olması sebebiyle, bilgi almak umuduyla AK Parti Genel Merkezi’nin önüne yöneldi. Orada, Şamil Tayyar’ın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde sorun olduğuna dair yönlendirmesi üzerine rotasını Külliye’ye çevirdi.
“O Gece Bir Can Pazarı Yaşandı”
Ahmet Çaykara, SABAH’a verdiği röportajda o gece yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin köşesinde, Jandarma Genel Komutanlığı civarında üç-dört zırhlı araç ve yaklaşık 70-80 kişilik bir halk kitlesi vardı. Amacımız askerleri bu hain girişimden vazgeçirmekti. Mamak’taki zırhlı birliklerden geldiğini sonradan öğrendiğimiz Yarbay Ertuğrul Terzi, ‘Dağılın’ diye emir verdi.”
Çaykara, o anları şöyle devam ettirdi: “Yaşça benden büyük bir hanımefendi, Ertuğrul Terzi’ye, ‘Evladım, sen benim oğlum yaşındasın. Gerek bizi gerek Türkiye’yi sıkıntıya sokuyorsun. Gelin bu işten vazgeçin, bu bir cahilliktir’ dedi. Ancak yarbay, ağzından köpükler saçarak, ‘Dağılın defolun, gidin, yoksa biz ateş edeceğiz’ diye bağırdı. Yaklaşık 10 metre arkamda, sırtında Türk bayrağı olan iki gençten biri o anda yere yığıldı. Bir Türk askerinin kendi halkına ateş edeceğini kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. 12 Eylül darbesini de yaşadım ama o zaman bile asker halkına doğrudan silah çekmemişti.”
Kalabalığın artmasıyla birlikte tepelerinde bir helikopterin belirdiğini belirten Çaykara, “Keskin nişancı ateşinden 5-10 dakika sonra, helikopterin Külliye’deki cadde boyunca ateş açtığını gördük. Tam bir can pazarı yaşanıyordu. O helikopterden 20 cm’lik mermiler yağıyordu. Bakanlıktan arkadaşım Cuma Dağ‘ın kafası parçalandı. Bağırsakları dağılan ve adının sonradan Akif olduğunu öğrendiğim bir kişiyi hastaneye götürmek için aracıma aldım. Hastaneye vardığımızda sırtımdan kan aktığını fark ettiler. Akif o gece şehit oldu.” dedi.
Oğlum ‘Baba ayağa kalktın, nereye gidecektin, helikoptere karşı ne yapacaktın?’ diye sordu. Bazen imanın vesilesiyle insanın ruhuyla hayatını feda edebileceği değerler vardır. Bunlardan bir tanesi de vatandır.
“Millet, Hayatını Feda Edebilecek İman Seviyesindedir”
Çaykara, FETÖ’cülerin psikolojisini anlamakta zorlandığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk ordusunun hiçbir ferdi, hangi dönemde olursa olsun, silahsız sivil vatandaşlara silah çekip ateş etmemiştir. FETÖ’cüler robot şeklinde bir psikolojiye sahip. Akılları başlarından gitmiş, emirle hareket eden varlıklar gibiler. Mahkemelerde ‘Siz sivil insanları öldürdünüz’ denildiğinde cevap veremiyorlar, sadece ‘terör tehdidi vardı’ diyorlar.”
Yaşananların büyük bir travma olduğunu vurgulayan Gazi Çaykara, “Cuma Dağ’ın eşi, kocasının başının parçalandığını gördü. Bu tür hadiseler ruhumuzda ve psikolojimizde derin yaralar açtı. Mahkeme süreçleri devam ediyor ama her şey hukukla bitmez, bir kısmı da ahirete kalır. Hiçbirimiz bu dünyada kalıcı değiliz, Mahkeme-i Kübra’da da hesaplaşacağız. Dünyada ise en ağır cezayı almaları için bir vatandaş olarak süreci takip ediyoruz.”
Çaykara, milletin iradesine olan inancını şu sözlerle noktaladı: “Vatandaş, kendi siyasi iradesine sahip çıkacak konumdadır. İnanıyorum ki, Allah korusun benzer bir durum yaşansa, o gün sokağa çıkan milyonlardan daha fazlası yine sokağa çıkar. Kimse demokratik usullerin dışına çıkmayı marifet sanmasın. Bir daha olsa bir daha çıkarız. Ama o zaman çok daha ağır bir fatura öderler. Hiç kimse önceki kadar masumane olarak çıplak elleriyle silahın karşısına çıkmaz. Herkes ayağını denk alsın. Aklını yabancıların talimatlarına teslim edenler, milletin iradesi karşısında yıkılmaya mahkumdur.”