CHP’den Zorunlu Eğitim Süresinin Kısaltılmasına Sert Tepki: ‘Bu Bir İhanettir’

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Emek Büroları, zorunlu eğitimin süresinin düşürüleceği yönündeki iddialara yönelik bir yazılı açıklama yayımladı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Milli Eğitim Bakanlığı’nın liselerdeki zorunlu eğitimi iki seneye indirme planını büyük bir endişeyle izlemekteyiz. Bu girişimin, MÜSİAD’ın ‘zorunlu eğitimin istihdam önünde bir engel teşkil ettiği’ şeklindeki beyanının hemen sonrasında ortaya çıkması, kaygılarımızı daha da artırmaktadır. Benzer şekilde, Memur-Sen’e bağlı Eğitim-Bir-Sen’in duyurduğu saha araştırması da bu siyasi yönelimin bir parçası olarak görülmektedir. Bahsi geçen araştırma, eğitimin kalitesini yükseltmek yerine, çocukları iş gücü piyasasına daha erken yaşta dahil etme zihniyetini meşru kılma çabasından ibarettir.
Lise son sınıfın ‘lüzumsuz’ olarak nitelendirilmesi ve zorunlu eğitimin ‘istihdama mâni’ şeklinde gösterilmesi, öğrencilerin üniversiteye veya hayata hazırlanma süreçlerinin engellenerek, bir an evvel işçileştirilmesi ve piyasanın gereksinimleri doğrultusunda şekillendirilmesi arzusunu açığa çıkarmaktadır. Bu tutum, çocuklarımızın haklarını hiçe sayan ve sermayenin çıkarlarını ön planda tutan bir anlayışın ürünüdür.
Bizim önceliğimiz, tüm çocuklarımızın eşit, kaliteli ve güvenli eğitim hakkına eksiksiz erişiminin sağlanmasıdır. Eğitim sistemi, piyasa koşullarına göre biçimlendirilemez; aksine, kamusal bir hak olduğu ve çocukların çok yönlü gelişimini esas aldığı bir temel üzerinde yeniden inşa edilmelidir.
Bu teşebbüsler, MESEM’ler aracılığıyla önü açılan çocuk işçiliğinin daha da derinleştirilme niyetinin açık bir delilidir. Sermayenin ucuz, güvencesiz ve itaatkâr iş gücü beklentisi, çocuklarımızın eğitim hakkının önüne geçirilmektedir. Bu girişim, çocuklarımızın geleceklerini inşa etme yaşlarında eğitim imkânlarından mahrum bırakılarak yoksulluk koşullarına teslim edilmesi manasına gelmektedir.
Bu durum, tıpkı MESEM örneğinde olduğu gibi, pedagojik bir gereklilikten değil, siyasi bir tercihten kaynaklanmaktadır. Bu, iktidarın yoksul ailelerin çocuklarını daha en başından itibaren yine yoksulluğa, güvencesizliğe ve ucuz iş gücü olmaya mahkûm eden yaklaşımının bir tezahürüdür. Toplumdaki eşitsizlikleri gidermekle görevli olan devletin, bu eşitsizlikleri daha da kalıcı hale getiren ve derinleştiren adımlar atması asla kabul edilemez. Zorunlu eğitimin süresini kısaltmak, bilhassa yoksul, kırsal ve dezavantajlı bölgelerdeki çocukların okuldan daha erken ayrılarak çalışmaya zorlanmasına neden olacaktır. Bu durum, kız çocukları için ise eğitimden tamamen koparılıp eve kapatılma tehlikesini barındırmaktadır.
“EĞİTİMDE CEMAAT VE VAKIFLARLA YAPILAN TÜM PROTOKOLLER İPTAL EDİLMELİDİR”
Zorunlu eğitimin kısaltılması, çocukları hem sosyal yaşamda hem de çalışma hayatında cemaat ve tarikat yapılanmalarının etkisine açık hale getirecektir. Eğitim sisteminde oluşacak boşluğun gerici yapılar tarafından doldurulması düşünülemez. Bu girişim, hem çocuk işçiliğini yasallaştırma hem çocuklarımızı çağ dışı uygulamalara maruz bırakma hem de anayasa ile güvence altına alınmış eğitim hakkını yok etme anlamı taşımaktadır.
Çocuklarımızın yarınları için atılması gereken adımlar son derece açıktır: Zorunlu eğitimin kısaltılmasına yönelik tüm çalışmalara derhal son verilmeli, sürekli çocuk işçi ölümleriyle anılan MESEM projesi lağvedilmeli, laik, bilimsel ve parasız eğitim hakkı güvence altına alınmalı ve eğitim alanında cemaatler ve vakıflarla imzalanan bütün protokoller feshedilmelidir.
İktidarı, belirli zümrelerin kısa vadeli menfaatleri için çocuklarımızın ve milletimizin geleceğine ihanet etmekten vazgeçmeye davet ediyor, bu karanlık tasarıyı kesinlikle reddediyoruz. Çocuklarımız kadar aydınlık bir geleceği, inadımız ve umudumuzla yeniden kurma kararlılığındayız.”