Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Londra’da gerçekleştirdiği iki günlük ziyaret sırasında finans ve reel sektör temsilcileriyle önemli görüşmeler yaptı. Yatırımcıların yoğun ilgi gösterdiği bu buluşmalarda, Türkiye’nin ekonomi programındaki ilerlemeler ile yapısal reform hedefleri masaya yatırıldı.
Yatırımcılara yönelik bir sunum gerçekleştiren Şimşek, kur korumalı mevduat (KKM) sisteminden çıkışın büyük oranda bittiğini ifade etti. Bakan, “Mayıs ayı başından itibaren artış gösteren rezervlerle birlikte rezerv yeterliliği sağlanmış ve Türk Lirası’ndaki oynaklık önemli ölçüde azalmıştır” şeklinde bir değerlendirme paylaştı.
İSTİKRARLI DEĞER KAYBI
Bakan Şimşek’in bu açıklamaları, dikkatleri döviz kurlarının seyrine çekti.
Yılın başından bu yana dolar endeksinde yüzde 10’u aşan bir gerileme kaydedildi. Benzer şekilde, ABD Doları, Euro karşısında yüzde 12’den fazla bir zayıflama yaşadı.
Ancak Türk Lirası, küresel ölçekte zayıflayan dolara karşı dahi değer kaybetmeye devam etti. Güç kaybeden ABD Doları, 2025 yılı içinde Türk Lirası karşısında yüzde 13,30 oranında değerlendi.
Dolar/Euro Grafiği
DOLAR/TL YÜKSELİŞİNİ SÜRDÜRÜYOR
Yıl içindeki Dolar/TL kurunun değişimi ise şu şekilde gerçekleşti:
* 1 Ocak: 35,27 TL
* 1 Şubat: 35,91 TL
* 1 Mart: 36,41 TL
* 19 Mart: 41,4 TL’ye çıkarak rekor kırdı (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması sonrası)
* 1 Nisan: 37,86 TL
* 1 Mayıs: 38,43 TL
* 1 Haziran: 39,10 TL
* 1 Temmuz: 39,76 TL
* 9 Temmuz: 40,04 TL
Bu veriler, Bakan Şimşek’in “oynaklığın azaldığı” yönündeki tespitini teknik olarak destekliyor. Gerçekten de Türk Lirası, geçmiş yıllardaki sert dalgalanmaların yerini alan, dolar karşısında oldukça “öngörülebilir” bir değer kaybı süreci yaşıyor.
Ancak ekonomi kulislerinde, bakanın teknik olarak doğru olan bu saptamasının yatırımcılar için ne derece bir güvence teşkil ettiği sorgulanıyor. Çünkü “oynaklığın azalması” yorumunun, liranın düzenli olarak değer yitirmesi anlamına geldiği belirtiliyor.
Geçmiş yıllarda uygulanan hatalı ekonomi politikaları neticesinde Türkiye’nin dünyanın en yüksek ikinci faiz oranına sahip ülkesi haline gelmesiyle, Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in bu sürekli düşüşü kontrol altında tutmayı bir başarı olarak sunması, ekonominin geleceğine dair kaygıları derinleştiriyor.