Siyaset Bir Sahne Sanatıdır
“Sen bir yalan, bir hastalık, bir hayaletsin… Anlıyorum ki bir süre bu acıya katlanmam gerekecek. Sen benim kuruntumsun, benim bir yönümün – yalnızca düşüncelerimin ve hislerimin – vücut bulmuş halisin…” Bu alıntı, modern Amerikan siyasetinin karmaşıklığını ve Donald Trump figürünün yarattığı etkiyi anlamak için bir başlangıç noktası sunuyor.
Siyaset her zaman bir sahne sanatı olmuştur. Ancak günümüzde televizyon, internet ve sosyal medya gibi araçlar, siyasetçilerin kendilerini kamuoyuna sunma biçimini ve hızını kökten değiştirmiştir. Donald Trump’ın başkanlıktaki ikinci döneminin henüz ilk aylarında, yönetiminin tüm kararları, politikaları ve icraatları 24 saat kesintisiz bir şekilde kamuoyuna servis edilmektedir. Bu siyasi gösteri, nefes almak için bile duraksamıyor.
Trump’ın Siyasi Tiyatrosundan Bir Sahne: Los Angeles
Geçtiğimiz haftalarda, ABD Başkanı Donald Trump’ın siyaseti nasıl bir araç olarak gördüğünü gözler önüne seren çarpıcı bir olay yaşandı. Los Angeles’ta, göçmenlerin kitlesel tutuklanmalarının ardından patlak veren küçük çaplı sokak olayları, Trump tarafından siyasi tabanına mesaj vermek için bir fırsata dönüştürüldü. Protestoları bastırma gerekçesiyle şehre hem Ulusal Muhafızları hem de bir grup Deniz Piyadesini gönderdi.
Trump için bu güç gösterisinin gerekliliği ikinci plandaydı. Asıl amaç, Cumhuriyetçilerin uzun süredir “anti-Amerikan davranışların kalesi” olarak etiketlediği Kaliforniya’ya ve 2028 başkanlık yarışında potansiyel rakip olarak görülen Demokrat vali Gavin Newsom’a karşı bir gövde gösterisi yapmaktı.
Medyanın Kutuplaşmış Yansımaları
Olayların medyadaki yansımaları, ülkedeki derin kutuplaşmayı bir kez daha gösterdi. Trump destekçileri, başkanın düzensizlikle anılan bir şehirde otoriteyi yeniden sağladığını savunurken, muhalifleri ise bu adımı Trump’ın otoriterleşme eğiliminin ve Amerikan demokrasisinin temel normlarını aşındırma sürecinin bir kanıtı olarak yorumladı. Hangi anlatının gerçeğe daha yakın olduğu tartışmalı olsa da, Trump’ın bu tür siyasi tiyatroları büyük bir zevkle sahnelediği ve tabanıyla doğrudan iletişim kurmak için kullandığı açıktır.
Trump: Amerikan Siyasi Kültürünün Bir Ürünü
Gerçek şu ki, Donald Trump; kişiliği, tavırları ve politikalarıyla Amerikan siyasi yaşamının bir sapması değil, doğal bir ürünüdür. Amerikan toplumu ve kültürünün yanı sıra, özellikle Cumhuriyetçi Parti’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana izlediği siyasal evrim, Trump gibi bir figürün yükselişine zemin hazırlamıştır.
Trump, adeta 7 gün 24 saat açık bir sahnede rol yapıyor; Usta ile Margarita’nın şeytani illüzyonisti Woland’ı andıran bir şekilde cezbedici ve zaman zaman şiddet yüklü bir “sihir” sergiliyor. Kalabalık, bu numarayla tam istenen etkiyi hissedecek kadar büyüleniyor, ta ki gösteri sona erip yerine daha karanlık bir dikkat dağıtıcı çıkana kadar.
Trump’ın bu gösteriyi ne kadar sürdürebileceği ise belirsizliğini koruyor. Politikalarındaki içsel çelişkiler, ekonomik baskılar ve yargı sistemiyle olan savaşı, gerilimi tırmandırıyor.
İç ve Dış Cephede Artan Baskılar
ABD içindeki toplumsal ve ekonomik sorunlar derinleşirken, küresel sahnede de tablo karamsar bir hal alıyor. Uygulanan gümrük tarifeleri ve Elon Musk’ın DOGE (Hükümet Verimliliği Dairesi) ekibinin federal kurumlara verdiği zararlar, önümüzdeki aylarda ekonomik daralma ve yoksulluğun artması riskini beraberinde getiriyor. Aynı zamanda, ülkede siyasi şiddet vakaları da endişe verici bir şekilde artmaktadır.
Küresel Sahnede Gelişmeler
- Rusya: Ukrayna’daki ilerleyişini hız kesmeden sürdürüyor.
- Avrupa Birliği: Olayları endişeyle izlemekle yetiniyor.
- Orta Doğu: İsrail; İran, Yemen, Lübnan ve Suriye’ye saldırılar düzenlerken, Gazze’de her gün onlarca Filistinliyi katlediyor.
- Çin: Devlet Başkanı Şi Cinping, Tayvan üzerindeki emellerini korurken, nadir toprak elementleri üzerindeki küresel kontrolünü artırıyor.
DOGE ekibinin ABD dış yardım mekanizmasını çökertmesiyle Afrika’nın fiilen Pekin’in etki alanına bırakılması ve birkaç ülke dışında ABD’nin küresel itibarının erozyona uğraması, Trump yönetiminin karşılaştığı diğer ciddi sorunlar arasında yer alıyor.
Taktik Geri Çekilmeler: TACO Fenomeni
Tüm bu kavgacı tavrına rağmen Trump, bir meseleyi istediği noktaya kadar zorlayamayacağını anladığında taktiksel geri adımlar atabiliyor. Destekçisi olan medya kuruluşları bu anlarda söylemi yumuşatırken, Trump da kısa süreliğine geri çekiliyor. Kaliforniya’daki göçmen operasyonları bunun son örneği oldu. Trump, tarım işçileri gibi bazı göçmen gruplarının baskılardan muaf tutulacağını açıklayarak, topyekün baskı politikasının ekonomik açıdan sürdürülebilir olmadığını zımnen kabul etti.
Bu tür geri adımlar, siyasi yorumcular arasında alaycı bir kısaltmanın doğmasına neden oldu: TACO (Trump always chickens out / Trump her zaman geri adım atar). Bu ifade, Trump’ın özellikle gümrük tarifeleri gibi konulardaki tutarsız tavırlarını tanımlamak için kullanılıyor.
Sonuç: Geçici Bir Sanrı mı, Yapısal Bir Dönüşüm mü?
Trump ve ekibi, medya manipülasyonu, net mesajlar ve gündemi domine etme konusunda oldukça yetkin. Ne zaman bu parlak imajda bir çatlak oluşsa, güç gösterileri ve tehditlerle dikkatleri başka bir yöne çekerek yeni bir kriz yaratıyorlar. Bu baş döndürücü hız, çağdaş Amerikan siyasetinin dokusunu oluşturuyor: sahne sanatçıları, laf cambazları ve zorbalar…
Trump bu tablonun bir istisnası değil, yalnızca bu çarpık gerçekliğin en güncel yüzüdür. Onu geçici bir fenomen ya da bir sanrı olarak görmek, Amerikan siyasetinin yaşadığı daha derin ve yapısal dönüşümü göz ardı etmek anlamına gelir.