Avrupa Tarım Politikasında Dönüşümün Perde Arkası
Avrupa Komisyonu, Ortak Tarım Politikası’nı (OTP-CAP) temelden yeniden şekillendirecek kapsamlı bir dönüşümün ilk adımlarını atmaya hazırlanıyor. Çarşamba günü açıklanacak olan yeni düzenlemeler, son dönemdeki çiftçi protestolarına bir yanıt olarak başlatılan basitleştirme ve koşulluluğun azaltılmasına yönelik reformların bir devamı niteliğindedir.
Ancak bu yeni çabalar, reformları çok daha ileri bir seviyeye taşıyor. AB Tarım Komiseri Christophe Hansen‘i, sektörde sert olarak algılanması beklenen bu değişiklikler nedeniyle zorlu bir süreç bekliyor. Değişimin merkezinde, OTP, Uyum Politikası ve AB’nin balıkçılık sübvansiyonları gibi farklı fon mekanizmalarını tek bir çatı altında toplayan benzeri görülmemiş bir sadeleştirme yatıyor. Bu fonlar, artık birleşik bir dağıtım kuralı setine tabi olacak.
En sembolik değişikliklerden biri ise 1999 reformundan bu yana OTP’nin temelini oluşturan iki sütunlu yapının kaldırılmasıdır. Bu durum, politikanın geleneksel savunucuları için büyük bir değişim anlamına geliyor. AB’nin tarım kurallarını basitleştirme hedefi açık olsa da, tarım sübvansiyonlarının bu yeni mimarisi, yaklaşan AB bütçesinin en karmaşık konularından biri olmaya adaydır.
1. Devrim mi, Evrim mi? Yeni OTP’nin Gerçek Yüzü
Komisyon Üyesi Hansen, göreve geldiğinden beri yeni OTP’nin bir “devrim değil, evrim” olacağını vurgulasa da, açıklanan detaylar bu söylemle çelişiyor gibi görünüyor. Özellikle tek bir fona geçiş ve güçlü koşulluluğun kaldırılması gibi adımlar, Hansen’in daha önce sergilediği ılımlı duruş göz önüne alındığında sektörde birçok kişiyi şaşırttı.
Aslında reform, her ikisinin bir karışımıdır. Geçen yılki çiftçi protestoları sonrası uygulanan basitleştirme önlemlerini temel aldığı için bir evrim niteliğindedir. Ancak bu evrimsel adımlar, tek bir fon, tek bir bütçe başlığı ve AB düzeyinde minimum koşulluluk gibi unsurlarla tam ölçekli bir devrime dönüşmüş durumdadır.
2. ‘Büyük Birleşme’ ve Tarımın Korunması
Uzun süredir endişeyle beklenen bir gelişme daha gerçekleşiyor: Bölgesel fonlar ile tarımsal sübvansiyonlar birleştiriliyor. AB bütçesinin üçte ikisini oluşturan OTP ve Uyum Politikası, artık daha geniş bir Tek Fon çatısı altında yer alacak.
Bununla birlikte, tarım sektörünün bu birleşmeden olumsuz etkilenmemesi için bir ‘ring-fencing’ (koruma) mekanizması getiriliyor. Bu mekanizma, fonun asgari bir payının tarıma ayrılmasını garanti altına alarak, tarım bütçesini diğer alanlardaki esnekliklerden koruyacak.
3. Kırsal Kalkınmanın Geleceği
2000 yılından bu yana OTP, doğrudan ödemeleri (birinci sütun) kırsal kalkınma projelerinden (ikinci sütun) ayıran iki sütunlu bir sistemle işliyordu. Yeni AB bütçe önerisi, OTP’nin bu ‘ikinci ayağını’ ortadan kaldırıyor. Ancak bu, kırsal kalkınma desteklerinin tamamen biteceği anlamına gelmiyor.
Yeni OTP mimarisi altında, küçük çiftçilere destek veya tarım-çevre tedbirleri gibi kırsal kalkınma eylemleri devam edecek. Sadece artık kendilerine özgü politika hedefleri olan ayrı bir ‘sütun’ olarak tanımlanmayacaklar. Kırsal kalkınmanın özü korunsa da, terminolojisi ve yapısal ayrımı ortadan kalkıyor.
4. OTP’nin ‘Ortak’ Niteliği Zayıflıyor mu?
Ortak Tarım Politikası’nın ‘Ortak’ yanını kaybetme riski, yani yeniden ulusallaşma tehlikesi, 2021’de kabul edilen bir önceki reformdan bu yana tartışılıyordu. Bu risk artık bir gerçeğe dönüşüyor. 2028 sonrası OTP’nin uygulanması, büyük ölçüde Avrupa Komisyonu ile üye devletler arasındaki ikili müzakerelere dayanacak. Avrupa Parlamentosu gibi diğer aktörlerin süreçteki etkisi azalacak.
Üye devletlerin fonların nasıl harcanacağı konusunda önemli ölçüde özerklik kazanması, OTP’nin giderek daha ulusal bir nitelik kazanmasına ve ‘ortak’ hedeflerinden uzaklaşmasına yol açabilir.
5. Korunan Temeller ve Yeni Eklemeler
Bu büyük dönüşüme rağmen, bazı temel OTP unsurları varlığını sürdürecek. Alan bazlı gelir desteği ve birleştirilmiş gelir desteği gibi doğrudan ödemelerin temel özellikleri birkaç değişiklikle de olsa devam edecek. Piyasa şokları veya doğal afetler için oluşturulan kriz rezervi de korunacak.
Ancak yeni özellikler de mevcut. En dikkat çekici olanı, tüm üye devletlerin çiftlik yardım hizmetleri kurma zorunluluğudur. Bu hizmetler, çiftçilerin hastalık, doğum veya ailevi sorumluluklar gibi nedenlerle çalışamadığı durumlarda, ulusal hükümetlerin eş finansmanıyla destek sağlayacak bir mekanizma olarak tasarlanmıştır.