23 Mart tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesine ilişkin bir soruşturma çerçevesinde tutuklanan Murat Çalık, lenfoma kuşkusuyla yakın zamanda bir operasyon geçirmiş ve ardından tutukluluk halinin devam ettiği İzmir Buca Kırıklar Cezaevi’ne geri gönderilmişti.
Çalık’ın bugün cezaevinde yeniden rahatsızlanması üzerine Buca Devlet Hastanesi’ne nakledildiği bildirildi. Türkiye Tabipleri Birliği (TTB), Çalık ve diğer hasta mahpusların karşılaştığı sağlık problemlerine dikkat çeken yazılı bir açıklama yayımlayarak şu ifadelere yer verdi:
“Tutuklu bulunan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın sağlık sürecini avukatları vasıtasıyla yakından izliyoruz. Kendisine daha önce Akut Myeloid Lösemi (AML-M4) ve Mukoepidermoid Karsinom teşhisleri konulmuş olup, hastalığın tekrarlandığı şüphesiyle kemik iliği ve lenf bezi biyopsileri uygulanmıştır. Hastanın medikal kayıtları, İzmir Tabip Odamız bünyesinde kurulan bilimsel bir komisyon tarafından değerlendirilmekte ve bilimsel kanaatimiz kamuoyu ile paylaşılacaktır. Bununla birlikte, masumiyet karinesinin evrensel bir hukuk prensibi olduğunu ve tutukluluğun yargılama aşamalarında sadece istisnai bir önlem olarak uygulanması gerektiğini hatırlatmak isteriz. Cezaevi şartlarında sağlığı bozulan tüm tutukluların, sağlık hizmetlerine ulaşımını temin etmek amacıyla, insani ve hukuki normlar doğrultusunda tutuksuz yargılanma seçeneğinin değerlendirilmesi zorunludur.
Toplum, neredeyse her gün hasta tutuklularla ilgili yeni bir gelişmeyle sarsılmakta ve bu vaziyet kamu vicdanında derin izler bırakmaktadır. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından paylaşılan istatistiklere göre, 7 Nisan 2025 itibarıyla Türkiye’deki ceza infaz kurumlarında 403 bin 60 tutuklu ve hükümlü yer almaktadır. Bu rakamın, mevcut kapasitenin en az 100 bin kişi üzerinde olması, hem yaşam standartlarını hem de sağlık hizmetlerine ulaşımı ciddi şekilde sekteye uğratmaktadır.
“İHD RAPORU: CEZAEVLERİNDE EN AZ 1.412 HASTA MAHPUS VAR”
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) Nisan 2025 tarihli verileri, Türkiye’deki cezaevlerinde en az bin 412 hasta mahpusun bulunduğunu ortaya koymaktadır. Bu kişilerden 335’i, yaşamını tek başına sürdüremeyen ve mutlak bakıma muhtaç ağır hasta statüsündedir. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) tarafından hazırlanan raporda ise son iki yılda en az 73 mahpusun hastalık, ihmal, intihar veya şiddet gibi nedenlerle yaşamını yitirdiği belirtilmektedir. Ayrıca Adalet Bakanlığı’nın TBMM’ye sunduğu bir soru önergesi yanıtında, 2024’ün ilk 11 ayında cezaevlerinde 709 mahpusun vefat ettiği bilgisi yer almıştır. Bu veriler, cezaevlerinde yaşam hakkının sistematik olarak ihlal edildiğine işaret etmektedir.
“YAŞAMINI CEZAEVİNDE SÜRDÜREMEYECEK DURUMDAKİLERE ACİL TAHLİYE ÇAĞRISI”
Tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumundan mesul olan Adalet Bakanlığı’nı, başta Murat Çalık olmak üzere doktor raporlarıyla cezaevinde kalmasının uygun olmadığı belgelenen tüm kişilerin tutuksuz yargılanması için hassasiyet göstermeye çağırıyoruz. Bütün mahpusların yaşam hakkının korunması adına aşağıdaki çözüm önerilerinin ivedilikle uygulanmasını istiyoruz:
1. Cezaevlerindeki hasta mahpusların tedaviye erişimi, bağımsız ve alanında uzman hekimlerce yapılacak değerlendirmelerle teminat altına alınmalıdır.
2. Cezaevi şartlarında hayatını idame ettirmesi mümkün olmayan bireyler derhal serbest bırakılmalı ve tedavileri devlet tarafından özgür ve sağlıklı ortamlarda devam ettirilmelidir.
3. Adli Tıp Kurumu’nun yansızlığı garanti edilmeli ve kararlarda sadece klinik uzmanlık raporları temel alınmalıdır. Ayrıca, bağımsız kuruluşların ve üniversitelerin hazırladığı raporlar da göz önünde bulundurulmalıdır.
4. Kelepçeyle muayene uygulamasına son verilmeli; sevk işlemlerinin keyfi olarak engellenmesi, geciktirilmesi gibi bürokratik bariyerler ortadan kaldırılmalıdır.
5. İHD, TİHV, TTB gibi kurumların ve hekim meslek örgütlerinin yaptığı uyarılara kulak verilmeli, sağlık hakkı anayasal ve evrensel bir ilke olarak hayata geçirilmelidir.
Hekimler olarak, mesleki ilkemizin temelini oluşturan yaşam hakkı doğrultusunda, bu hak ihlalleri karşısında suskun kalmayacağımızı bir kez daha beyan ederiz.”